Günümüzde gelinen
noktada tüketiciler artık ürünlerin fiziksel özelliklerinden ziyade sembolik
ürün kalitesi ve duygusal tecrübelere dayanarak satın alma kararını
vermektedirler. Bu nedenle işletmeler, başta reklam ve halkla ilişkiler
olmak üzere geleneksel pazarlama iletişim araçları yanında, iyi birer kurumsal
ve küresel vatandaş oldukları mesajını vermek ve insanları buna inandırmak
amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarına başvurmaktadırlar. Bunun
yanı sıra günümüzde işletmeler açısından güven ve itibar kavramları çok fazla
önem kazanmaya başladığından dolayı, işletmeler, bu güven ve itibarı kazanmak
için gerçekte kim olduklarını ortaya koymak durumunda kalıyorlar. Bunun içinde
kurumsal sosyal sorumluluk projelerine yöneliyorlar. Çünkü kurumsal sosyal
sorumluluklarını yerine getiren işletmeler ise kendilerini rakiplerinden
farklılaştırıp, piyasada saygınlık ve itibar kazanıyor.
Business for Social Responsibility (BSR)’e yaptığı bir araştırmaya göre kurumsal sosyal sorumluluk sahibi kurumlarda, finansal performansın artması, operasyon maliyetlerinin düşmesi, satışların ve müşteri bağlılığının artması, çalışanların verimliliğinin ve kalitesinin artması, yetenekli çalışanların firmaya çekilmesi gibi faydalarının yanında marka imajının ve itibarının gelişmesi de elde edilen faydalar arasında gösteriliyor. İş dünyasında sürdürülebilirlik ile ilgili araştırmalar yapan Business and Sustainable Development’ın 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre ise Amerika’daki tüketicilerin %43’ü; Avrupa’da %20’si, Latin Amerika’da %23’ü ve Asya’da %8’i, kurumsal sosyal sorumluluk aktivitelerine göre marka değişikliği yapabileceklerini belirtmişler. Bu araştırmada net bir şekilde göstermektedir ki kurumsal sosyal sorumluluk, marka imajına yaptığı katkı ile tüketicilerin marka tercihlerini de belirli bir oranda etkilemektedir.
Yani marka imajlarının doğru algılanabilmesi için artık tek başına yapılan yatırımlar yeterli gelmemektedir. Topluma, yapılan yatırımların bir şekilde çevreye zarar vermeden, tam aksine katkı sağlayarak yapıldığı anlatılmaya çalışılmaktadır.
Araştırdığım kurumu ve gerçekleştirdikleri projelerin sürdürülebilirlik açısından değerlendirmemiz gerekirse, geçtiğimiz yıl, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından yılda bir kez verilen “Sürdürülebilirlik Ödülü”; yenilenebilir enerji projeleri finansmanındaki performansı, çevresel konulara gösterdiği duyarlı ve özenli yaklaşımı, yapılandırma tarafında uygulamış olduğu uluslararası standartlar ve EBRD ekipleri ile olan yapıcı çalışmaları sonucunda incelediğim kurumun kazanması güzel bir örnek olacaktır.
Business for Social Responsibility (BSR)’e yaptığı bir araştırmaya göre kurumsal sosyal sorumluluk sahibi kurumlarda, finansal performansın artması, operasyon maliyetlerinin düşmesi, satışların ve müşteri bağlılığının artması, çalışanların verimliliğinin ve kalitesinin artması, yetenekli çalışanların firmaya çekilmesi gibi faydalarının yanında marka imajının ve itibarının gelişmesi de elde edilen faydalar arasında gösteriliyor. İş dünyasında sürdürülebilirlik ile ilgili araştırmalar yapan Business and Sustainable Development’ın 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre ise Amerika’daki tüketicilerin %43’ü; Avrupa’da %20’si, Latin Amerika’da %23’ü ve Asya’da %8’i, kurumsal sosyal sorumluluk aktivitelerine göre marka değişikliği yapabileceklerini belirtmişler. Bu araştırmada net bir şekilde göstermektedir ki kurumsal sosyal sorumluluk, marka imajına yaptığı katkı ile tüketicilerin marka tercihlerini de belirli bir oranda etkilemektedir.
Yani marka imajlarının doğru algılanabilmesi için artık tek başına yapılan yatırımlar yeterli gelmemektedir. Topluma, yapılan yatırımların bir şekilde çevreye zarar vermeden, tam aksine katkı sağlayarak yapıldığı anlatılmaya çalışılmaktadır.
Araştırdığım kurumu ve gerçekleştirdikleri projelerin sürdürülebilirlik açısından değerlendirmemiz gerekirse, geçtiğimiz yıl, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından yılda bir kez verilen “Sürdürülebilirlik Ödülü”; yenilenebilir enerji projeleri finansmanındaki performansı, çevresel konulara gösterdiği duyarlı ve özenli yaklaşımı, yapılandırma tarafında uygulamış olduğu uluslararası standartlar ve EBRD ekipleri ile olan yapıcı çalışmaları sonucunda incelediğim kurumun kazanması güzel bir örnek olacaktır.
Kurulduğu günden bu yana sürdürülebilir değer yaratmaya odaklanan bir kurum olarak gerçekleştirdiği Afife Jale Sahnesi’nin renovasyon çalışması, yayınladığı Osmanlı Coğrafyası, Cumhuriyet Tarihi, Cumhuriyetin Kurulduğu Yıl Türkiye Ekonomisi, Kanuni Sultan Süleyman, Geçmişten Günümüze İstanbul, Sarıkamış dramı, Osmanlı Kentleri isimli tarih kitapları, Global Finansal krizler, Türkiye'de Enflasyon, Devalüasyon ve Faiz isimli ekonomi kitapları, Yatçının Gezi Rehberi, Denizin Günlüğü isimli gezi kitapları, imzasını attığı Türkiye’nin Hatıra Defteri, İstanbul Tarihi Yarımada, 31 Mart Olayı, Ömer Yılmaz Seti, Sonsuz Mavilikler Ülkesi Bodrum, Türk Alman Silah Arkadaşlığı, Yakın Tarih Fotoğraf Arşivi, Avrupa’da Türk Girişimciliği isimli belgeselleri ile kuşaktan kuşağa aktarılabilecek, topluma önemli değerler kazandırmıştır. Bu da kurumun daha uzun yıllar nesilden nesile yaptıkları ile anlatılacağı, eserlerinden yararlanılacağı anlamına gelmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder