“Bizim hedefimiz sütçü olmak, tek olmak. Biz hala o yoldayız”
diyor Sütaş’ın kurucusu Sadık Yılmaz. Lozan mübadelesinde Türkiye’ye gelip
Aydın da devletin verdiği yere yerleşemeyip Karacabey’e yerleşen Kimikirli
Celaleddin Bey’in hikâyesi aslında Sütaş.
Karacabey’e yerleştikten sonra muhtarlık yapmaya başlayan
Celaleddin Bey muhtarlığının yanı sıra geniş çapta hayvancılık da yapıyordu. Beşi
erkek ikisi kız olmak üzere 7 çocuk babası olan Celaleddin Bey hepsinin
okumasını istiyordu fakat lise yıllarında tifo olan Sadık bu hastalık yüzünden
eğitim hayatını bıraktı ve babasına yardım etmeye başladı. Yazları babasının
arkadaşının manifatura dükkânında çalışmaya giden Sadık bir arkadaşının
tuhafiye dükkânı açmasına da yardımcı oluyordu. Bu açılış gerçekleşmedi ve
Sadık babasından bu dükkânı kendisine almasını ve tuhafiye işine girmek
istediğini söyleyip 1946 da tuhafiyecilikle ticaret hayatına başladı.
O dönemde Bursa da iki büyük süt imalatçısı vardı ve iki firma
ihalelere girer sütçülüğü idare ederlerdi.
Celaleddin Bey’in hayvancılıkla uğraşması ve muhtar olması dolayısıyla bu
iki sütçüylede tanışıklığı ve biriyle de dostluğu vardı. 1958 de bu firmalardan
biri Celaleddin Bey’i aradı ve ihaleye girmesini rica etti. Bu isteği kıramayan
Celaleddin Bey ihaleyi almıştı ve artık sütçülük de yapıyordu. Sadık da işlerin
başındaydı ve 20 sene ihaleyi kimseye kaptırmadı. 20. sene Ankaralı bir firma
geldi ihaleyi aldı.
“Türkiye’de kiloluk kaşarı ilk ben yaptım.” Diyor Sadık Yılmaz.
Amacı pazarlamayı kolaylaştırmaktı fakat o dönemde insanların bütün damak tadı
koyun ve keçi sütünden üretilen peynirlerden oluşuyordu. 1960 senesinde yaşanan
ihtilal sonucu bütün piyasalar durmuştu. Sadık Yılmaz’ın elinde 35 ton 12
kiloluk kelle kaşar vardı. İstanbul’a geldi Beşiktaş ve Aksaray pazarlarında
sattı kaşarlarını. Bugünün “Sütaş”ı o zamanlar “Yılmaz Kaşarları”ydı. Elinde Kalan
4-5 ton kaşarı da satmak isteyen Sadık Yılmaz bir umut Migros’un yolunu tuttu. O
zamanlar Migros İsviçrelilerindi. “İsviçreliler İnek Sütünü biliyorlar belki
beğenirler” diye gittim diyor Sadık Yılmaz. İsviçreli eksper Yılmaz’ın ona
denettiği kaşarları geri yollamayıp İsviçre’ye evine yollamıştı ve kaşarların
Migros’ta satışına izin vermişti
Celaleddin Bey’in ölümünden sonra kardeşleriyle birlikte kolektif
bir şirket kurmak isteyen Yılmaz, Karacabey de Beytaş isimli bir salça
fabrikası kurmak istedi fakat olmadı. 1974 senesinde Türkiye de ki bu anonim
şirketleşme çabalarından nasibini alan Sadık Yılmaz aynı yıl Sütaş’ı kurdu 1975
te yeni makinalar alarak Türkiye de ki süt ve süt ürünleri devi olmaya başladı.
0 yorum:
Yorum Gönder