10 Aralık 2012 Pazartesi

    Her gün yemek yediğimiz, olmadı bir çayını içtiğimiz Friends Cafe ile "hukuken" aynı masada oturabilirmişiz. "Abi bak sen burada yanlış yapıyorsun, yemekler lezzetsiz ve öğrenci menüsü çok pahalı, ayrıca çorbadan da vida çıktı geçen." diyebilirmişiz. O da bize her zaman yaptığı gibi okulla olan anlaşmalarını belgelerle ortaya koyar "Bak şeker kardeşim, mevzu bu, biz de bazı anlaşmalarla okula bağlıyız, okul da sonuçta Santralistanbul'a bağlı gibi uç uca eklenmiş, el ele tutuşmuş tüzel kişiliklerin bizi sıkı sıkı, sevgiyle kucakladığını güzel güzel anlatır. Çorbadan çıkan vida da şüphesiz münferit bir olaydır. (Yaşanmış olay, 2008, Kuştepe.) Türlü protestolar, dilekçeler, dayanışmalardan sonra gittikçe pahalılaşan ve kalitesi artmayan yemekleri seve seve tüketmeye devam ederiz.

   Öğrenci "cafe"mizi psikopat ilan edecek kadar yakından tanımıyorum, ama vicdansız olduğu kesin, böyle olmaya mecbur olduğu da. Çalışanları, yöneticileri, müşterileri; hepimiz bu ismin altında sıkıntı çekiyoruz. Yöneticiler her sene defalarca gündeme gelen indirim taleplerinden bıkmış olmalılar, ancak eminim onlar kendi öğrencilikleri sırasında böyle öğrenci menüsü görmemişlerdir. Biz öğrenciler sadece çok uzun ders aralarında, mecbursak, köfteci Süleyman Abi'nin arabası gene mühürlenmişse orada yemek yiyoruz.


    Bir sürü "ticarethane" arasında sömürülerek eğitim hayatımızı tamamlamaya çalışıyoruz. Şimdi müşterisi ve şikayetçisi olduğumuz ticarethanelerden birinde kendi vicdanı ve işini ayırmak zorunda olan etkisiz elemanlardan biri olmak için mücadele ediyoruz. Bir gün biz de sömürülen insanlara belgelerle konuşacağız ve belki bunu haklı bile bulacağız.

0 yorum:

Yorum Gönder