Her şeyden önce bu konuyu iyi bir şekilde ifade etmek
adına şirket kavramının geçmişinden ve gelişiminden bahsetmek istiyorum. Özellikle
sanayi devrimi sonrası başlayan süreçte burjuva sınıfının doğması ve bu sınıfın
daha fazla kar, daha az maliyet adına doğayı, işçileri, rakiplerini hiçe
sayarak adeta bir canavar gibi her şeyi yutması yutmasıyla, sömürmesiyle bu
süreç başlamıştır.
Devamındaki süreçte ise yaşadığımız bu dünyanın adeta
sonunun gelmesine, insanların sanki makinaymış gibi ezilmesine sebep olmuştur. Bu
durum 20.yy'da uç noktalara gelerek, artık bu konuda bir şeyler yapılmasının
gerekliliğini getirmiştir. Derste de izlediğimiz “The Corporation” dan bir
örnek verecek olursak; daha ucuz iş gücü adına uzak doğuda fabrikalar açan Nike’ın
patronunun daha bu fabrikaları görmemiş, ziyaret etmemiş olması belkide
fabrikalarından bile bir haber olması. Durum böyle olunca orada ki koşullardan
işçilerin hangi koşullar altında çalıştığından da haberdar olmayan patronun
başka bir ülkede bir maça giderken yol üstünde ki bu fabrikaları gezmek
istemesi . İşte asıl sorunda bu adeta dünyayı yöneten dünya üzerinde ki
sermayenin büyük bir kısmını ellerinde tutan bu şirketlerin kendilerinden ve
karlılıklarını nasıl arttıracakalrından başka hiç bir şeyi düşünmemesi . bu
durum dünyanın sonuna bir adım daha yaklaştırıyor bizleri. “The Corporation”
dan başka bir örneklede bitirecek olursak. Aynı bir uçurumdan atlamaya benziyor
aslında bu durum. Bu şirketlerin yaptıkları sadece sona yaklaşmak. Elinde
sonunda yeri göreceğiz. Önemli olan da bu durumu engelleyecek vey a yavaşlatacak
çözümler bulmak. Bunun içinde bu büyük firmalar artık kısa vadede ki
karlılıklarını bir kenara bırakarak daha yaşanabilir bir dünya için adımlar
atmalı. Tabii ki bu düşünce biraz hayali olabilir. Fakat ekonomide ve bu
konuyla ilgili diğer her konuda aşırı serbestliğin yerine devlet müdahalesi bu
durumu değiştirmek adına bir çözüm olabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder