10 Aralık 2012 Pazartesi






Her şeyden önce bu konuyu iyi bir şekilde ifade etmek adına şirket kavramının geçmişinden ve gelişiminden bahsetmek istiyorum. Özellikle sanayi devrimi sonrası başlayan süreçte burjuva sınıfının doğması ve bu sınıfın daha fazla kar, daha az maliyet adına doğayı, işçileri, rakiplerini hiçe sayarak adeta bir canavar gibi her şeyi yutması yutmasıyla, sömürmesiyle bu süreç başlamıştır.
Devamındaki süreçte ise yaşadığımız bu dünyanın adeta sonunun gelmesine, insanların sanki makinaymış gibi ezilmesine sebep olmuştur. Bu durum 20.yy'da uç noktalara gelerek, artık bu konuda bir şeyler yapılmasının gerekliliğini getirmiştir. Derste de izlediğimiz “The Corporation” dan bir örnek verecek olursak; daha ucuz iş gücü adına uzak doğuda fabrikalar açan Nike’ın patronunun daha bu fabrikaları görmemiş, ziyaret etmemiş olması belkide fabrikalarından bile bir haber olması. Durum böyle olunca orada ki koşullardan işçilerin hangi koşullar altında çalıştığından da haberdar olmayan patronun başka bir ülkede bir maça giderken yol üstünde ki bu fabrikaları gezmek istemesi . İşte asıl sorunda bu adeta dünyayı yöneten dünya üzerinde ki sermayenin büyük bir kısmını ellerinde tutan bu şirketlerin kendilerinden ve karlılıklarını nasıl arttıracakalrından başka hiç bir şeyi düşünmemesi . bu durum dünyanın sonuna bir adım daha yaklaştırıyor bizleri. “The Corporation” dan başka bir örneklede bitirecek olursak. Aynı bir uçurumdan atlamaya benziyor aslında bu durum. Bu şirketlerin yaptıkları sadece sona yaklaşmak. Elinde sonunda yeri göreceğiz. Önemli olan da bu durumu engelleyecek vey a yavaşlatacak çözümler bulmak. Bunun içinde bu büyük firmalar artık kısa vadede ki karlılıklarını bir kenara bırakarak daha yaşanabilir bir dünya için adımlar atmalı. Tabii ki bu düşünce biraz hayali olabilir. Fakat ekonomide ve bu konuyla ilgili diğer her konuda aşırı serbestliğin yerine devlet müdahalesi bu durumu değiştirmek adına bir çözüm olabilir.  

0 yorum:

Yorum Gönder