Sanayi devrimiyle ilk şirketler ortaya çıktığından beri süre gelen bir tartışma konusu vardır. Bu konuyla ''şirket bir birey midir?'' sorusunun cevabı aranmaktadır. Şirketin sorumluluğu var mıdır? Duyarlı olmalı mıdır? Bu sorulara hala cevap bulunamamıştır. Halkla ilişkilerin ilk kötü izleniminin de bu dönemde ortaya çıktığını söyleye biliriz.
Şirketler ilk ortaya çıktığında hiç hoş karşılanmadılar. Halk oralarda çalışmak bile istemedi. Zorunlu olarak geçim kaynakları olan tarımdan vazgeçirilip şirketlerde çalıştırılmaya başladılar. Zamanla şirketlerin sayısı arttı, çevre kirliliğide aynı oranda arttı, sömürülme arttı, kapitalizm arttı. Bütün bunların yanında daha sayılamayacak kadar zararlı işlerin altından yine şirketler çıktı.
Bunların yanında artık birçok şirketin sosyal sorumluluk projeleri yapmaya başlaması gibi bir ironi ortaya çıktı. Çevre temizliğini savunurken çevreyi kirleten, engellileri koruyun derken şirketlerinde engelli çalıştırmaktansa, çalıştırmadığında aldıkları cezayı ödemeyi tercih eden veya işçi haklarında konuşmalar yaparken kendileri emek sömüren varlıklar halini aldılar.
Mark Archbar ve Jennifer Abbott tarafından yönetilen Kanada yapımı belgesel olan The Corparation şirketlerin güçlenmek uğruna yaptıkları herşeyi çok çarpıcı röportajlarla gözler önüne seriyor. Belgeselde verilen bir örneği ele alacak olursak; Nike adlı çok büyük bir şirketin yöneticisinin hiçbir zaman Çin deki şirketinde bulunmaması ve üretim yaptırdıkları şirket çalışanlarını ve çalışma koşullarını bilmemesi, sorulduğu zamansa gitmeyi düşünmediği ancak kendi zevkleri uğruna ülke değiştirdiğini tüm umursamazlığıyla söylemesi belgeseldeki çok çarpıcı örneklerden biriydi.
Bu çarpıcı belgesel şirketlerin aslında sorumsuz ve kötü bir birey gibi olduğunu ve gerçek durumlarını tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Bütün bu verilerden ve araştırmalardan sonra ortaya çıkan sonuç şirketlerin aslında bir psikopatta bulunan tüm özelliklere sahip olduğudur.
0 yorum:
Yorum Gönder