1990 doğumlu, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, kendimi bilme sürecimin başlarından beri ''şirket'' ''kurum'' ''kuruluş'' algım ve bu kavramların benim üzerimde oluşturduğu etki hiçbir zaman pozitif olmamıştır. İlk başlarda yaşadığım ülkeyle bağlantılı olduğunu düşünsem de - genelde yolsuzluğun fazla olduğu bir ülke de yaşadığımızı düşünürsek- ileri ki yıllara farkettim ki dünyanın her yerinde usulsüzce çalışan, büyüyen şirketler mevcut. Bu biraz olsun içimi rahatlattı, en azından kendi yaşadığım ve vatandaşı olduğum Türkiye Cumhuriyeti'ne yandaşlar bulmuş oldum kendi içimde.
''The Corporation'' şirketlerin ne kadar psikopat olabileceği ve bunun düzeltilebilirliği hakkında, Marc Archbar ve Jennifer Abbott tarafından hazırlanmış çok iyi ve açıklayıcı bir belgesel. Belgeseli izlerken bazen insanı kanı donuyor; ucuz ücretle SADECE üreticilerin. şirket sahiplerinin kar amacı güdülerek çalıştırılılan ve hatta SÖMÜRÜLEN insan güçleri, usulsüzce yapılan üretimler gerçekten ruhsal sağlığı normal olan şahışların yapabileceği cinsten işler değildir.
Bu bağlamda, bence tüm bu yapılan insanlık dışı durumların açıklaması; PARA. Geçmişten günümüze baktığımızda; para , tüm insanlığın duygularının önüne geçebilen, herşeye yön veren birşey haline gelmiştir. İnsanlar daha çok para kazanabilmek için herşeyi ama aklınıza gelebilecek herşeyi yapabilecek konumda olmuşlardır.
''PARA, DAHA ÇOK, DAHA DA ÇOK PARA'' bu slogan bence Sanayi Devrimi'nin günümüze kadar gelen ve bir kaç yüzyıl daha insan yaşamının odak merkezinde olmaya devam edecek olan yüzyılın fikir akımını oluşturmaktadır. Olaya bu açıdan baktığımız da da şirketlerin, şirket sahiplerinin fütursuzca yaptığı hareketlerinin, oluşumlarının açıklamasının yine para kazanmak, daha da çok kazanmak olduğunu görebiliyoruz.
Unutulmamalıdır ki para, sadece insanın somut mutluluğudur. Oysa ki insanı gerçekten mutlu eden ve ömür boyu yanında olacak veriler soyuttur; aşk, sevgi, dostluk, aile... Tüm bunları destelerle almanız imkansız olacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder