4 Aralık 2012 Salı

EĞER ŞİRKET BİR PSİKOPATSA...



               Mark Archbar ve Jennifer Abbott  tarafından yönetilen Kanada yapımı belgesel The Corparation kazancın ve gücün insanları ve onların yarattığı bir oluşum olan şirketi nasıl etkilediğini anlatırken bize şu soruyu soruyor: Şirket bir insansa; nasıl bir insan? Benim kendime sorduğum soruysa: Bir insansa bir başkasını nasıl sömürebilir?

                Bir mal veya hizmet üretmek, bunu satmak, başka birini almak belki işleyerek yeniden satmak ve bunu belli bir düzen içerisinde yapmak; iş yapmak. İş yapmanın daha düzenli, belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmiş hali: Şirket. Filmde bir adam işinin sorumluluklarından yorulduğunu ve hepsini kendi üzerine almak istemediğini söylüyor; arkadaşı da ona öneriyor; ‘Bir şirket kur’. Aynı kazancı, ilerlemeyi belki de daha fazlasını bu şirketle elde et ama sorumluluğu sadece kendi üzerine alma. 
              İş yapmanın daha düzenli hali şirket elbetteki bir insan değil, ama hukukun önünde tüzel bir kişilik. Yani yaptıklarından sorumlu, dava edebilir ve edilebilir bir yapı. Aslında yaptıklarını, yapacaklarını belirleyenler ise içindeki insanlar. Tıpkı bilim kurgu filmlerinde olan içindeki insanların yönlendirdiği robotlar gibi. Ne yapacağı ise bu insanlara kalmış. Bir yandan kaçak güreşmek gibi, şirketi istediğin gibi yönlendirebilir sonrasında ise onun sadece bir yapı olduğunu söyleyerek sorumluluktan sıyrılabilirsin. Peki hukuk önünde şirket bir ‘kişi’ ise bu kişi nasıl biri? İzlediğimiz belgeselde de üzerinde durulan asıl nokta bu şirketi bir kişi olarak kabul ediyorsak peki ya o nasıl bir insan?
                Filmde şirket kavramının ortaya çıktığı ve kapitalizmin daha vahşi olduğu dönemlerden başlayarak şirketlerin yaptıkları bize tek tek gösteriliyor. Bu yapılırken de WHO’ın ‘’Personality Diagnostic Checklist’’i kullanılıyor yani psikolojik bir rahatsızlık olup olmadığını belirlemek için kullanılan maddeler. Görüyoruz ki bütün bulgular ‘şirket’in bir psikopat olduğunu gösteriyor; sosyal normlara karşı gelme, kanunlara uymayacak davranışlar sergileme, suçluluk duygusu hissetme yetersizliği ve bunun gibi birçoğu... Şirketlerin şuanki durumunun filmdekinden daha iyi olduğunu ve yasal yaptırımların daha ciddi olmaya başladığını umarak benim asıl ilgimi çeken noktaya geçiyorum. Şirketlerin az gelişmiş ülkelerde çok düşük ücretler karşılığı çalıştırdığı-sömürdüğü işçiler ve onlara sağlamadığı çalışma koşulları...

                Filmde işlenen konuya benzer bir durum geçenlerde haberlere yansıdı; Bangladeş’de büyük hazır giyim firmalarından birinin fabrikasında çıkan yangın ve sonucu 112 kişinin hayatını kaybetmesi. Bu haberi ilk gördüğümde hissettiğim duygu üzüntü ve suçluluk idi.Neden suçluluk? Çünkü bizzat benim de kullandığım birçok giyim ürünü Bangladeş, Morocco gibi az gelişmiş ülkelerde üretiliyor ve ben bilmeden bunları alıyor, onları sömürüyorum. Saatine 0.08 cent ödenen işçilerin emeği bizlere belki 100 dolara satılıyor ve bizde bunları alarak onları sömürüyoruz. Bu ürünleri alırken üretildikleri ülkelerde daha ucuza mal edildiğini elbetteki tahmin ediyordum ama filmdeki oranları gördükten sonra daha da farkına vardım diyebilirim.
                Şirketler az gelişmiş ülkelerdeki insanları ucuz iş gücü olarak kullanıp onların aczinden bir anlamda faydalanıyor peki bunun karşılığında en azından insani ve sağlıklı çalışma şartları sunuyor mu? Haberden anlayacağımız üzere cevap şu; hayır, sunmuyor. Aksine daha fazla ‘’refaha kavuşturacak’’ alan arıyor. Bu da beni başladığım noktaya getiriyor, yaptıklarıyla şirket psikopati davranışları sergiliyor mu? Şirket hukukun önünde bir ‘kişi’ olarak kabul ediliyor ve hakları varsa, aynı şekilde bir başkasının haklarını çiğneme hakkı da olmamalı.             
                Tüm bunların yanında ben çevreye ve doğal düzene saygılı, çalışanlarının haklarını sömürmeyen şirketlerinde olduğuna inanmak istiyorum ve var olduklarını düşünüyorum. Kullandığı iş gücü ve hedef kitlesi insan olan ve insanlardan kurulan bir oluşum nasıl olur da insanların haklarına saygılı olmaz bunu anlamak güç.
                

0 yorum:

Yorum Gönder