150 yıl önce "önemsiz olarak" kurulan ticari anonim şirketin çarpıcı felsefesini tiye alan bir bakış açısıyla anlatan belgesel The Corporation. Şirketler dünyayı nereye götürüyorlar sorusunun cevabı olabilecek niteliktedir. Şöyle ki; çevre de kirlense, reklamlarla beyinler de yıkansa, çocuklar tüketim manyağı da olsa tek umursanan şey: kâr. Kâr elde edebilmek için insanların ne kadar canileştiğini görünce hayretlere düşeceksiniz. Belgesel özetle budur. Hemen herkesin "Yaşlanınca bilmem nereye yerleşirim, doğada güzel bir hayat yaşarım." hayali vardır; ama sistem bu şekilde yürüdüğü sürece biz yaşlanana kadar doğada yaşamak diye bir şey kalmaya bilir.
Farkındalığımızın dışında yürüyen kölecilik sistemi, bu sistemin temel taşı olan ve bir insan olan anonim şirketler... Şirketi insan olarak görmemize sebep olan belgeselle ilgili harikulade bir soru var: "Eğer şirket psikopatsa, iyileştirilmesi mümkün müdür?" Belgeseli izlerken mide bulantısı, umutsuzluk gibi silsilelere kapılan biri olarak diyebilirim ki mümkün değildir; çünkü kapitalizm çok lezzetli ve insanlar doyumsuz.
Şarkıda da dediği gibi: "Bazıları bana çürük elma diyorlar. Lekeli olabilirim; ama tadım hâlâ güzel."
0 yorum:
Yorum Gönder