15 Nisan 2013 Pazartesi


                European Communication Monitor 2012, 42 ülkede 2200 iletişim profesyoneliyle yapılan ampirik bir araştırma. Karşılaştırmaya dayalı ve ölçülebilir veriler veren bu çalışmanın amacı stratejik iletişim alanındaki zorluklar ve yetkinlikler üzerine bir bakış açısı oluşturmak. European Communication Monitor tarafından bu araştırma senelik olarak yapılıyor. Daha genel anlamda araştırmanın amacı iletişim ve halkla ilişkiler sektörlerindeki trendleri belirlemek.

                   Bölümü ne olursa olsun her üniversite öğrencisinin en çok merak ettiği şey mezun olduktan sonra ne yapacağıdır. Şu dönemlerde benimde aklımı kurcalayan sorulardan biri bu. İşverenler ve kriterleri en büyük bilinmezlerden biri. Bu konuda herkesin yorumu da farklı. Kimisi yapılan stajların daha önemli olduğu, kimisi notların, kimisi ise bilinen yabancı dillerin veya farklı alanlardaki yetkinliklerin önemli olduğunu savunuyor. European Communication Monitor 2012’nin içeriğini incelerken genç profesyonellerin işe alımlarıyla ilgili kısmın dikkatimi çekmesinin sebebi de buydu. İletişim sektörü için çok geniş ölçekli bir araştırma olan bu araştırmanın bana ve benim gibi henüz iş hayatına atılmamış olan üniversite öğrencilerine iyi bir fikir vereceği kanısındayım.
                   Datayı incelemeden önce kendi kafamdaki birkaç fikirden söz etmek istiyorum. Ben işe alım sürecinde yeni mezun adaylar için en önemli olan şeylerden birinin staj ve yabancı dil olduğunu düşünüyordum. 
                    Datayı incelediğimizde görüyoruz ki iletişim yönetimi ve halkla ilişkiler alanında işverenlerin aradığı en önemli özellik bu alanda alınan üniversite eğitimi. Bu da aklıma ‘alaylı’ ve ‘mektepli’ ayrımını getirdi. Anlaşılan o ki işverenler ‘mektepli’ adaylardan yana eğilim gösteriyor. İkinci sırada neredeyse birinci değişkene çok yakın bir yüzde (%51.7) ile İngilizce bulunuyor. Türkiye içinde çok önemli bir kriter olarak düşündüğümüz İngilizce kriteri anlaşılan o ki tüm Avrupa’da önemli. % 44.9 lük bir değerle üçüncü sırada ise staj yani bir diğer deyişle iş deneyimi yer alıyor. Stajın önemli olduğunu tahmin ediyordum ve verilerde beklentilerimle doğru orantılı oldu.


 Bir diğer veride ise işverenlerin yapılarına göre
ayrımları ve işe alımlardaki tercih dağılımını görüyoruz. Bu veriyi yorumlayacak olursak şirketlerin uluslararası hususları daha önemsediğini görülüyor. Ajanslar içinse stajın yeri daha büyük. Benim bu konuyla ilgili yorumum ise söyle; ajansların yaptıkları işlerin daha farklı alanlarda bilgi gerektirdiğini yani daha geniş bir konjonktüre sahip olduğunu düşünüyorum. Yani ajanslar birçok farklı alanda çalışan müşterilerle çalışıp onlara halkla ilişkiler veya iletişim danışmanlığı yapabilir. Bu bağlamda çalışanlarının işle ilgili daha donanımlı ve nispeten yeni başlayan bir çalışana göre daha tecrübeli olması onlar için daha önemli. Şirketlerde ise belirli bir konu üzerinde çalışıldığı ve birçok şirketin uluslararası bağlantıları olduğu aynı zamanda şirket içi farklı birimlerle koordine bir şekilde çalıştığı düşünülürse; çalışanlarında uluslararası yönlerinin daha gelişmiş olmasını bekliyor olmalarını buna yorabiliriz.
               European Communication Monitor 2012 ve daha önceki yıllardaki verilerine internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca 2012 verileri için hazırlanan videoyu da çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim.

0 yorum:

Yorum Gönder