26 Aralık 2013 Perşembe

Sabah Gazetesi ve ATV satıldı

 

Türkiye'nin ulusal çapta yayın yapan önemli yayın kuruluşlarından Sabah Gazetesi ve ATV'nin satışı onaylandı.

Hürriyet Gazetesi'nin internet üzerinden ekonomi haberleri yapan bigpara.com'un 20.12.2013 tarihli haberine göre Sabah Gazetesi ve ATV, Kalyon Grup bünyesindeki Zirve Holding'e satıldı.

2007 yılında TMSF'nin el koyduğu ve yine aynı yıl Çalık Holding'e satılan Sabah Gazetesi ve ATV, gerçekleşmesi beklenen satışı ile uzun süredir gündemdeydi. Yeni sahipleri Kalyon Grup ise AKP hükümeti döneminde aldığı ihalelerle piyasada adından söz ettirmeyi başardı. 17 Aralık tarihinden bu yana Türkiye gündemini oldukça meşgul eden yolsuzluk soruşturmalarından sonra hükümete yakınlığıyla bilinen bu tür şirketlerin yapacakları benzer hamleler şüphe uyandıracaktır.

METROBÜSÜ YAPAN ŞİRKET

1974 yılında Gaziantep’te kurulan Kalyon, özellikle altyapı yatırımları ile tanınıyor. Şirket, Katar, Rusya, Libya, BAE, Suudi Arabistan ve Irak gibi birçok ülkede faaliyet gösteriyor. Şirket 1974 yılından beri, üniversite, hastane, konut, okul, karayolu, köprü, tünel, arıtma tesisi, isale hatları, atık su tünelleri, endüstriyel tesis gibi projelere imza attı.

Şirketin kurucusu Hasan Kalyoncu iken şu an Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı Orhan Cemal Kalyoncu yürütüyor.

Kalyon İnşaat'ın projelerinden bazıları şöyle:

- Metrobüs ulaşım hattı
- Mecidiyeköy katılımı Çağlayan Kavşağı Yol Yapımı
- Bakırköy Adliyesi Binası
- 3. havalimanı projesi
- Ataköy Atık Su Arıtma Tesisi

bigpara.com 

Haberle ilgili daha ayrıntılı bilgi için:

http://www.aydinlikgazete.com/ekonomi/30466-sabah-ve-atv-satildi.html

http://ekonomi.milliyet.com.tr/medyada-iki-dev-satis/ekonomi/detay/1810273/default.htm

http://www.bigpara.com/haber-detay/gundem/sabah-ve-atv-satildi/902286/?bprtme=9525836680&sTo=798

http://www.zaman.com.tr/ekonomi_sabah-atv-kalyon-insaatin-oldu_2186628.html

19 Aralık 2013 Perşembe

stargazete.com sitesinin, 18.12.2013 tarihinde yayınlanan haberinde Ünlü RTL kanalının da sahibi olan, Alman Arvato Bertelsmann, Türkiye yatırımlarını arttırmasını konu alıyor. 

Arvato, dünyanın önde gelen medya kuruluşlarında Alman Bertelsmann grubu şirketlerinden Türk pazarına çağrı merkezleri ile giren Arvato, Türkiye’de bu alanda Vodafone’a hizmet veriyor. Eylül 2013 itibariyle Arvato, Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlenen Mehmet Ali Yalçındağ ile birlikte atağa kalkmaya hazırlanıyor. 

Geçtiğimiz günlerde; Arvato Global CEO’su ve Bertesmann icra kurulu üyesi Achim Berg ve Mehmet Ali Yalçındağ, bir grup Türk gazeteciyi Almanya’nın Güterslah kentinde ağırladı. Achim Berg yaptığı sunumda Türkiye’ye olan inancını şu sözlerle açıkça dile getirdi; “Şirketin yatırımları için bakılan, büyüyen pazarların başında Türkiye geliyor. Kişisel yatırım yapsaydım şahsi paramı, varımı yoğumu Türkiye’ye yatırdım. Arvato, Türkiye başarılı bir yatırım oldu. Devam edecek yatırımlarımız ile kısa zamanda hızla büyüme bekliyorum”. 

Bunun yanı sıra Arvato Türkiye Yöneticisi Oktay Erciyaz da Türkiye’de 4 şirket daha satın almayı planladıklarını söyledi. 30 milyon euroluk yatırım tutarı Mehmet Ali Yalçındağ’ın Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenmesinin ardından 80 milyon euroya çıkacak.











İtalyan limanının yüzde 60’ını aldı





UN Ro-Ro, 1994 yılından beri kullandığı İtalya’nın Triese Limanı’ndaki Samer Seaport Terminali’ni sonunda satın aldı.



TIR’ların trenle geçişi için de yatırım planlanıyor.

TÜRKİYE’nin önemli Ro-Ro taşımacılık şirketlerinden U.N Ro-Ro, 1994 yılından beri kullandığı İtalya’nın Triese Limanı’ndaki Samer Seaport Terminali’nin yüzde 60’nı satın aldı. U.N Ro-Ro CEO’su Sedat Gümüşoğlu, yatırımlarına devam edeceklerini belirterek, “Kapasitesinin genişletilmesi için 8,5 milyon Euro’luk bir yatırım yapmayı hedefliyoruz. En büyük yatırım kalemimiz de tren yatırımı olacak” dedi. U.N Ro-Ro’nun davetlisi olarak İtalya’da katıldığımız imza törenine Türk ve İtalyan yetkililer katıldı. Gümüşoğlu, anlaşmanın önemli bir yatırımın ötesinde Türkiye’den yola çıkan yük TIR’ları için de önemli avantaj sağlayacağını söyledi.

Ek yatırım planımız bulunuyor
Türk TIR’larının Orta Avrupa ülkelerine kesintisiz ulaştırmayı hedeflediklarini belirten Gümüşoğlu, şunları söyledi: “Biz bu terminali aldıktan sonra buraya bir tren yatırımı yapmayı düşünüyoruz. Raylar ve gerekli ekipmanların tamamlanmasının ardından gemiden gelen TIR’lar burada trene yüklenip, Avrupa ülkelerine bağlayıp nakliyeci firma o noktadan ihracat ürünlerini alsın.”

Ticaret tekrar artacak

AVRUPA’nın her noktasına trenle ulaşılacağını anlatan Gümüşoğlu, “2008’de Avrupa’da yaşanan krizle birlikte ihracatta bir gerileme olmuştu. Ancak biz 2014’ten sonra rakamlarda bir çıkışın olacağını öngörüyoruz. Avrupa ülkeleriyle işbirliğimizin yeniden artacağını düşünüyoruz. Bu artışı bugünkü kamyonlarla karışlayamayız. Yeni yatırımlar ve yeni sistemlerle bu artışı karşılayabiliriz” diye konuştu.

Sadece işimize bakıyoruz

U.N Ro-Ro firmasının satışına ilişkin iddiaları ile ilgili sorularını da yanıtlayan şirket CEO’su Gümüşoğlu, “Bir fon şirketi olduğunuz zaman bu tür duyumlar ortaya çıkabilir. Biz duyumlar üzerine yorumlar yapmıyoruz. Biz işimize bakıyoruz. Eğer ortaklarımız böyle bir satış sürecine çıkmayı düşünürlerse herkese zamanında duyurulur. Biz bunu kamuoyundan saklamayız” dedi.

http://www.lojistikhatti.com/haber/2013/01/un-ro-ro-260-milyon-euroluk-gemi-yatirimi-yapti

http://www.haberler.com/u-n-ro-ro-italya-trieste-limani-nda-faaliyet-5443145-haberi/

18 Aralık 2013 Çarşamba

SIKI BİR RAKİP: BİMEKS


CNNTÜRK’ün 18 Aralık Çarşamba günkü haberine göre Bimeks Darty’nin Türkiye’deki 28 mağazasındaki satışı devralarak 33.000 metrekare daha faaliyet alaninı genişletti.

Habere Darty’nin tarafından baktığım zaman; Darty’nin ana pazarları olan Fransa, Belçika, Hollanda’ya odaklanarak mali zararları en aza indirgemeye çalıması aslında İspanya ve Türkiye gibi mali zararlara yol açan ülkelerden çekilmesiyle oluyor. Birnevi iflas yolunda gireceğini gören Darty fikrimce ömrünü ana pazarlara odaklanarak uzatmaya çalışıyor. Bu yöntem işe yarar mı bilinmez ama, daha az ülkede olup daha az sayılı bir mağaza zincirine sahip olması daha başarılı bir strateji üretmelerine ve ömrünü uzatmalarına yardımcı olacaktır.

Habere Bimeks tarafından baktığım zaman iste aklıma Bimeks’in Eylül ayında Electroworld’ü de bünyesine katması geliyor. Habere baktığımızda Kasım ayında Murat Akgiray’ın Reuters ile yaptığı röportajda aslında bugünün de sinyalini verdiğini görüyoruz. Bimeks hızlı bir büyüme içerisinde, ikincilikteki yerini de kesinleştirmiş durumda. Birinci olan Teknosa’ya ise sıkı bir rakip olarak geliyor.

Sonuç olarak anladığım kadarıyla Bimeks’in stratejisi mağaza zincirini genişletmek yönündeydi. Fakat bunu sıfırdan yaratmak zordu ve taktik olarak satın alma yolunda gittiler. Uyguladıkları strateji ve taktik olabilecek en mantıklı şekilde olduğuna inanıyorum. Belki maddi olarak daha ucuz bir şekilde faaliyet alanlarını geliştirebilirlerdi fakat yaptıkları ile birlikte hem zamandan hem emekten tasarruf ettiler diyebilirim.

http://www.radikal.com.tr/ekonomi/darty_de_bimeksin_oldu-1166776
http://www.cnnturk.com/ekonomi/sirketler/darty-de-bimeksin-oldu
http://haber.stargazete.com/ekonomi/bimeks-sonunda-dartyi-satin-aldi/haber-817838
http://haber.stargazete.com/ekonomi/bimeks-sonunda-dartyi-satin-aldi/haber-817838





   Zaman gazetesinin 18.12.2013 tarihli ekonomi haberinde perakendecilik sektörünün Türkiye'deki işlem hacmi ve geleceği masaya yatırılmış. Bu konuda Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer, sektörün gelecek vizyonunu değerlendiriyor ve sektörün Türkiye ekonomisine güç sağlayan ana dinamolardan biri olduğunu ve sektördeki büyümenin Türkiye ekonomisindeki büyümeden iki kat fazla olduğunu aktarıyor. Buna bağlı olarak Dinçer, sektörün 2013 yılını yüzde 12-13 gibi bir büyüme oranı ile tamamlayacağını öngörüyor. Aynı zamanda geçtiğimiz yıl Mayıs ayında bir Park Holding kurululşu olarak 10 mağazayla piyasaya giren ve 2012 Ağustos'unda 230 mağazaya ulaşan ve şuanda İstanbul genelinde 385 mağazası olan UCZ marketleri de piyasadaki büyümeyi gözler önüne seriyor. Bu durumda perakende mağazacılık sektörü büyük süpermarketlere göre sektördeki yarışı daha önde götürüyor gibi. Buna örnek olarak Türkiye'deki bir diğer perakende mağazacılık devi BİM ve Migros'un  2012'nin en hızlı büyüyenler listesinde yerlerini aldıklarını görmekteyiz.
   Türkiye'de yaklaşık 300 milyar dolar gibi bir pazar payına sahip olan perakende sektöründe Haluk Dinçer, Sabancı grubunun iştiraki şirketi olan Carrefoursa'nın 2014 hedefleri doğrultusunda 110 milyon TL yatırımla 100 yeni şube açacaklarını ve 1000 kişiye istihdam sağlayacaklarını belirtiyor. Planları doğrultusunda da 2016 sonunda da 1000 yeni şirkete ulaşmayı hedeflediklerini ayrıca net kâr satışlarını da iki katına çıkararak 5 milyar TL'ye ulaşmayı hedeflediklerini ekliyor.Carrefoursa genel müdürü Mehmet T. Nane ise 2014 yılı itibariyle marketçilik anlayışında değişime gideceklerini ve daha ufak formatlarda çalışarak 150-400 metrekare arasında değişen perakende noktaları oluşturacaklarını, bu marketlerde taze gıda ürünlerinin yanı sıra markalı ve günlük tüketime yönelik ürünlüerin de yer alacağını aktarıyor. Bu durumdan da anlaşılacağı gibi perakendecilik sektörü format değiştirerek ve büyüme hızı bunun yanında ulaştığı kesim çeşitliliği de artarak büyümeye devam ediyor. Bu format değişikliğinin yani daha küçük formatta ve mağaza sayısını arttırma yönündeki atılımların gerekli olduğunu, BİM ekolünün son yıllarda gerçekleştirdiği sıçramayla Türkiye'nin ilk perakende devi olan Migros'u geride bırakmasından da anlaşılmakta. Tabiki bu durum perakende devleri arasındaki rekabeti de arttırmakta. Bu kapsamda, 2014 yılının Carrefoursa için bir sıçrama ve dönüşüm yılı olacağını belirten Genel Müdür Nane ise 30 milyon TL'lik yatırım ile mevcut IT yapısını son teknolojilerle hızlı iş kararları alabilmeyi destekleyen esnek bir altyapıya dönüştürmek istediklerini aktarıyor. Nane son olarak ise haberde, bu kapsamda marketlerine fiber altyapısı kuracakları bilgisini bizimle paylaşıyor.

                                                                                                                      Refi Chaban
                                                                                                                        11233078


18 Aralık 2013 Hürriyet Gazetesi haberine göre Anadolu Efes, Rusya Rostov’da varolan 4 milyon hektolitre ve 40 bin ton malt üretim kapasitesine sahip fabrikasını kapatma kararı aldı.

Rusya’da bir süredir alkol yasakları gündemdeydi. Her yıl binlerce insanını alkol ve bağımlılığında kaybeden Rusya hükumeti yeni içki yasaları getirerek bunun önüne geçmeye karar verdi.  Ülkede, daha önce de gece 23.00'ten sabah 08.00'e kadar alkol satışı yasaklanması ve alkol satışına 18 yaş sınırı getirilmesi gibi kısıtlamalara gidilmişti. 2014’ten itibaren internet üzerinden satışa da dur demeyi planlıyor hükumet.

İşte bütün bu kısıtlamalar, arz talebin etkisi olarak da gayet normal karşılanabilir ki biranın Rusya pazarında payını düşürdü. Bu düşüş Rusya pazarında ikinci sırada olan Anadolu Efes’i de etkiledi. Şirketten yapılan açıklamaya göre sürdürülebilir başarı için böyle bir değişikliğe gidilmesine gerek duyulduğu söylenir.

Bu haberi okuduktan sonra benim aklıma iki şey geldi ve bunlar üzerine biraz düşündüm. 1- Devletten yapılan herhangi bir değişiklikte birçok paydaş etkileniyor. Bu olayda Anadolu Efes’in devlet teşviki ile azaltılan içki tüketimi karşısında başarılı olabilmesi için fabrika kapatmak ve üretimini azaltmak zorunda kalması da oldukça önemli bir neden sonuç ilişkisidir. Devlet- üretici ilişkisini çok rahatlıkla görebiliriz. 2- Türkiye. Çok yakın bir tarihte Türkiye’de çeşitli içki yasakları getirildi. Bu yasakların ne tür bir etki ettiğine baktığımızda; Anadolu Efes’in satışlarının %12 düştüğü görülüyor. Türkiye’de de aslında yapılan yasaklama, üreticileri direkt olarak etkilemiş oluyor.

Aklıma gelen başka bir nokta da, Türkiye gibi içki vergilerinin oldukça yüksek olduğu bir ülkede sadece Anadolu Efes’in satamadığı %12’den elde edeceği vergi kaybı beni düşündürüyor. Kaldı ki ülkemizde en az biraz kadar ünlü içkiler var. Bu vergi kaybının nerelerden karşılanacağını merak ediyorum.  


KAYNAKÇA







Microsoft Nokia'yı Satın Aldı

Microsoft Nokia'yı Satın Aldı

 

3 EYLÜL 2013


YAZILIM DEVI MICROSOFT, ANI BIR HAMLE YAPARAK NOKIA ILE DEV BIR ANLAŞMAYA IMZA ATTI. MICROSOFT, CEP TELEFONU DEVININ CIHAZLAR VE HIZMETLER BIRIMINI, SAHIP OLDUĞU TÜM PATENTLERI SATIN ALMAK VE TÜM HARITALAMA HIZMETLERINI LISANSLAMAK VE KULLANMAK IÇIN TOPLAMDA 7.1 MILYAR DOLARLIK DEV BIR SATIN ALIMA IMZA ATTI.


Microsoft CEO’su Steve Ballmer’ın Açıklaması:

“Geleceğe cesaretli bir adım attık. Her iki şirketin çalışanları, hisse sahipleri ve tüketicileri için kazan-kazan durumu söz konusu. Harika takımları bir araya getirmek Microsoft’un telefon sektöründeki hisse ve karını artıracak, hem bizim hem de ortaklarımız için tüm hizmet ve cihazlar operasyonlarında fırsatları artıracak. Tüm fiyat aralığındaki telefonlarımıza getireceği yenilik ve etkinliğin yanı sıra, Nokia donanım tasarımı ve mühendislik, üretim yönetimi ve donanım satışları, pazarlama ve dağıtım gibi kritik alanlarda kanıtlanmış tecrübe ve yeteneğini sunacak.”

 Stephen Elop’un boşluğunda geçici CEO’luk görevi yapacak olan Nokia’nın yönetim kurulu üyesi Risto Siilasmaa satın alımın ardından gelen açıklamasında:
‘Nokia’nın yoluna devam edeceği izlenimi veren’ ifadeler kullandı.

Nokia’nın satın alınması hem biraz üzen bir haber hem de sevindiren. Nokia’nın satılması demek Nokia’nın bitişi demek bu da Nokia severleri derinden ilgilendiren ve üzen bir konu fakat Microsoft gibi iyi şeyler başaran güçlü bir şirketin eline geçmesi yürek ferahlaması söz konusudur. 
Bu satın alım ile Microsoft pazarda güzlü konuma sahip elektronik üreticilere rakip olacaktır.
Microsoft pazara ve tüketicilere elektronik eşyalarda çeşitlilik ve seçenekler sunacaktır.  



Boeing Hisse Geri Alımı 11133005

Taraf Gazetesinin 18 Aralık 2013 tarihinde “Boeing’den rekor alım” başlığıyla yayınlanan habere göre Amerikan uçak şirketi Boeing 10 milyar dolarlık kendi hissesini geri alma kararı verdi. Bu, şirket tarihinin en büyük hisse geri alımı ve böylece Boeing’in gelecek yıl hisse başına kar payı yaklaşık yüzde 50 artarak 73 sente çıkacak. Boeing’in bundan önce geri aldığı en büyük hisse miktarı 7 milyar dolar değerindeydi. 2007’deki bu geri alımdan 800 milyon dolar hala kullanılamadı.
Dünyanın en büyük helikopter ve uçak üretici firmalarından biri olan Boeing’in bu kadar büyük bir hisse geri alımı yapması şirket yönetiminin kontrolünün daha kolay yapılmasını istendiğini gösterebilir ve buna imkan sağlayabilir; ancak bu durum özellikle 2007’deki geri alımdan gelen 800 milyon doların da kullanılmaması şirketin daha farklı yatırım alanlarına yönelmek istemediğinin göstergesidir. Boeing’in kendi hisselerini büyük miktarlarda satın alması finansal açıdan şirketi güçlü göstermek ve şirket geleceğine yatarım yapmanın da en büyük yansımasıdır.



ABD'DE SON 20 YIL ZENGİNLERE YARADI

ABD'de gelir eşitsizliği endişesi



        ABD'de yapılan araştırmalar son 20 yılda gelir dağılımının kötüleştiğini ortaya koyuyor. Bu araştırmalara göre son 20 yıl içinde Amerika'daki en zengin %5'lik dilimin gelirleri %15 artış gösterirken, ülke ekonomisinde %20'lik dilimi oluşturan orta sınıfın gelirleri yalnızca %5 civarında artış göstermekte. ABD'deki zengin ve fakir grup arasındaki gelir dağılımının farkının büyümesi ekonomistleri endişelendiriyor.
     Birçok ABD'li ekonomist, orta gelir grubuna ait kişiler azalırken zenginlerin artmasının tartışılması gerektiğini çünkü bu durumun Amerikan ekonomisine çok ciddi olumsuz etkilerinin olacağını söyledi. Ekonomistlere göre bu durumun en önemli sebebi; ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan orta ve düşük gelirli tüketicilerin kazançlarındaki artış çok düşük kalırken, yüksek ödemeler ve borsa gelirlerinin zengin Amerikalıların cebine akması.

                 ABD'deki gelir eşitsizliğinin bu denli büyük bir sorun olarak kabul edilip endişe yaratmasının sebebi, bu durumun sadece ekonomiyle ilgili olmamasıdır. Gelir eşitsizliği aynı zamanda toplumsal sorunlara da yol açabilmektedir. Ülkeler; ekonomilerini kalkındırırken, gelir dağılımında adaleti sağlamayı hedeflerler, gelir farklılıklarını ortadan kaldırmaya çalışırlar. Çünkü milli gelirden daha fazla pay alan sermaye sahipleri yatırımlarını teknolojik alanda yapabilirler ve bu durum emeğe olan ihtiyacı azaltır. Bu nedenle ülkede işsizlik sorununun artarak devam etmesine neden olur.

                Amerika'nın deneyimli ekonomistlerinden Scott Brown bu konuda, ''İstenilen daha geniş bir harcama kitlesinin oluşması, daha fazla insan para harcamalı'' diyerek,  ülkedeki ekonomik döngünün devam edebilmesi için, sermayenin büyük kısmını elinde bulunduran zengin kesimin daha fazla harcama yapması ve bu şekilde ülkedeki paranın dağılması gerektiğini söyledi.


Apple'a Hoşgeldin Angela Ahrendts


Apple, Burberry'nin CEO'sunu kendi bünyesine transfer etti. Angela Ahrendts, Burberry'de birçok başarılı işe imza atmasıyla bilinen bir isimdi. 2006'dan itibaren Burberry ürünlerinin internette satışını yürüten Ahrendts Burberry'i bu alanda çok geliştirdi.

Apple uygulamaları, şarkıları hatta ürünleri açısından düşünüldüğünde internet üzerinden devam eden bir şirket. Bu nedenle bu yönden onu geliştirebilecek insanlarla çalışma isteği çok da şaşılacak bir olay değil aslında. Ahrendts aslında alanları farklı olsa da şirketlerin ihtiyaçlarının aynı olduğunun bir göstergesi.


Apple CEO'su Tim Cook

Durumla ilgili bir diğer önemli detay, Ahrendts'in hem internet satışlarını hemde parekende satışları kontrol edeceği ve Apple'ın CEO'suyla da direk bağlantılı olacağıyla ilgili olan detay. Bir kişiye bu denli sorumluluğun verilmesi de şirketi iki yöne götürebilir, ya çok iyiye yada çok kötüye. Yani aslında şirketin birebir bünyesinde bulunmamış bu insan yaşayabileceği bireysel problemlerle şirketi istenilmeyen bir yönde etkileyebilir. Buna karşılık aslında CEO'nun Ahrendts hakkında yaptığı açıklamada yani Burberry'i yönettiği dönemdeki gelişim, müşterinin önemini bilmesi ve empati yeteneği, ayrıca inanılmaz zekası onun aslında bu işi hakkıyla yapabileceğini ve yukarıdaki ihtimallerin düşük olduğunu gösterir. 

Sonuç olarak Apple'ın verdiği bu karar artan rekabet ortamında onun yerinde sağlam bir şekilde devam etmesine yardımcı olacak hatta onu ilerletecek bir karar gibi görünmekte. Özellikle internet üzerinden ürün satışında Apple'ın adını daha ve daha çok duyacağız gibi görünüyor.


Angela Ahrendts






Melis Kutlar
11233064


Digiturk’e Talip Var

Hürriyet Gazetesi’nin 18/12/2013 tarihli haberine göre Katar merkezli televizyon kanalı Al Jazeera Digiturk’e teklif vermeyi değerlendiriyor. Ayrıca Reuters’ın haberine göre de Al Jazeera danışman olarak İngiliz yatırım bankası Barclays’i yetkilendirdi. Reuters’a da bakacak olursak haber doğrulanacak nitelikte.

Futbol dünyada adeta gittikçe güçlenerek büyüyen bir sektör haline geldi bunda;pahalı transferlerin, kalite anlayışının ve takımlara büyük yatırımlar yapmanın etkisinin olduğunu düşünüyorum. Nitekim buna örnek olarak özellikle Rus ve Arap milyonerlerin futbol takımı almasını söyleyebiliriz. Bunun sonucunda ise önemli kanalların ve yapımların böyle ilgi görmesi kaçınılmaz.

Kaynaklara göre Al Jazeera’nın Digiturk ile böyle ilgilenmesinde “şirketin futbol maçlarını yayınlama haklarına sahip olmasının” etkili olduğu belirtiliyor. Katar’ın 2022 yılında Dünya Kupası’na evsahipliği yapacak olması burada önemli bir nokta.

Digiturk %53 ile Çukurova Holding’e, %47 ile de Providence Equity Partners fonuna ait. Konuyla ilgili iki kaynak, Digiturk’ün değerinin 1 milyar dolar olduğu ve yaklaşık 500 milyon dolar da borcu olduğu belirtildi.


Ekstra:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tasarruf_Mevduat%C4%B1_Sigorta_F
onu





EKONOMİ HABERLERİ





 Halkbank'ın Hisseleri Değer Kaybetti

 

Halkbank hisseleri yüzde 12.34, Emlak GYO hisseleri yüzde 12.45 değer kaybetti.

Halkbankın Hisseleri Değer Kaybetti


















  
  HALKBANK HİSSELERİ DEĞER KAYBETTİ


  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen "Büyük Rüşvet" operasyonu piyasaları da vurdu. Borsa İstanbul yani "BİST" %5.2 'lik kayıpla dün dünyanın en çok kaybettiren borsası oldu.
   Ekonomi her zaman çok hassas ve ürkektir. En çabuk etkilenen yerdir. Bu operasyona baktığımızda devlet, siyaset, bürokrasi, iş dünyasını birbirine bağlayan bir çarkın işlediğini görüyoruz. Şeffaflığın olduğu demokrasilerde rastlamadığımız ahbap çavuş ilişkileri, birbirlerini kayırma mantığıyla, hak etmedikleri gelirleri ve servetleri de beraberinde getiriyor. Ama bir müddet sonra memnuniyetsizlerden birisinin "hata" yapmasıyla düzen bozuluyor. Böyle zamanlarda sermaye piyasalarına güvenip paralarını buralara yönlendiren yatırımcılar ciddi zararlara uğrayabiliyorlar. Tıpkı dün olduğu gibi, Halkbank, Emlak GYO gibi pek çok hisse senedi ciddi düşüşler yaşadılar.


DOLAR VE FAİZ YÜKSELDİ


Operasyonun etkisiyle dolar 2.02 TL'den 2.0450 TL'ye çıkarken, 2 yıllık gösterge faiz yüzde 8.88'den yüzde 9.10'a çıktı. Reuters'a açıklamalarda bulunan Standard Bank gelişmekte olan piyasalar araştırma bölümü müdürü Timothy Ash, "İnsanlar kaçınılmaz olarak bu gelişmeyi AKP içerisinde bir çatlak ve Erdoğan destekçileri ile Gülen hareketi arasındaki bir çatışma olarak algılayacaktır. Çekişmede artık kılıçlar çekildi" dedi.
 


 Haber: Halkbank'ın Hisseleri Değer Kaybetti






Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “İşsizlik oranımız pek çok AB ülkesinden düşük. Hedefimiz bunu yüzde 5-6 seviyesine çekmek” açıklaması yaptı.   http://finans.milliyet.com.tr/getDetailsStory.html?storyId=297053&goToHomePageParam=true&siteLanguage=en

Ülkelerin gelişmişlik seviyesi ile işsizlik oranı doğru orantılıdır.Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede milyonlarca işsiz varken bakanın bu açıklaması çok ütopik olmuştur.ülkemizde üniversite bitirmiş kesim bile çok zor şartlarda iş bulurken,sokakta binlerce dilencimiz varken işsizlik oramızın AB ülkelerinden düşük olduğunu beyan etmek deli cesaretidir.


''Avrupa’da işsiz sayısında 4 milyon artış varken, bizde bundan daha fazla istihdam artışı var. Toplam istihdam hacmimiz 25.8 milyon düzeyinde.'' Gündengüne sosyo-ekonomik durumu gelişen Avrupa ülkeleri,yaptıkları stratejik atılımlarla birçok gelişmemiş-az gelişmiş ülkeyi kendilerine ekonomik açıdan bağımlı hale getirmişlerdir.Yani işsizlik oranları da bu duruma paralel olarak azalmıştır ve refah seviyeleri yükselmiştir.


Bakanımızın bahsettiği mal ve hizmet ihracatımızı artırmaya yönelik desteklerden kastı; daha önceden yabancı piyasalara verilem imtiyazlarla güçsüzleşen yerli piyasamız sanırım.Daha ülke içinde yeterli kalitede ve kapasitede üretim yapılamazken ihracat hedefi de bakanımızın çok ilerigörüşlü (!) olduğunu göstermektedir. 

Toparlayacak olursam; ülkemizin ekonomik gerçeklerini gözardı ederek gövde gösterisi yapmak çok da zor birşey değildir.Açıklamadan ziyade tüm insanlar bu gerçeklerin farkında.Bakanımız da keşke biraz duyarlı olsa da böyle saçma açıklamalarda bulunmasa.


Şahdeniz 2 Projesi

ŞAHDENİZ 2 PROJESİ

  Hazar Deniz'indeki Şahdeniz bölgesinden çıkaralacak doğalgaz kaynağı TAP ve TANAP projeleri ile desteklenerek yapılacak olan yatırım 17.12.2013 tarihinde Azerbaycan'da yapılan bir törenle anlaşmaya varıldı ve imzalar atıldı, bu projeye de Şahdeniz 2 adı verildi.

   Türk ekonomisine katkıda bulunacağını düşündüğüm bu haberin pozitif yönlerini ortaya koymak için başka bir Azeri haberle desteklemek istiyorum. Son dönemde Azerbaycan ile gelişen ilişkilerimizin yansıdığı bir başka alan ise bankacılık. Nasıl mı ? Azerbaycan günümüzün en geniş enerji kaynaklarına sahip ülkelerinden birisi ve gelişen ekonomisi ile de dikkat çekiyor bu nedenle Yapı Kredi Bankası Azerbaycan Genel Müdürü Altan Şentürk bu yatırımın ülkemize çok olumlu geri dönüşleri olacağını savunuyor.

  Şahdeniz 2 projesindeki büyük yatırım ile beraber TANAP'ın ortaklığını üstlenen de BP oldu. Bu Azeri doğalgazını taşıyacak olan TANAP boru hattının başarılı olabilmesi açısından ortakları da bir o kadar önem taşıyordu.
Bu proje hakkında Hazar World'un nisan 2013 ayı sayısında BP Türkiye Başkanı Bud Fackrell'in yorumları da olumlu oldu. Projenin Türkiye için büyük bir yatırım va kazanç olacağını söyledi. Avrupa pazarında ise Türkiye'nin çok önemli rol oynadığını da sözlerine ekledi.

   17 Aralık 2013 tarihinde Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'in ev sahipliğinde Bakü'de yapılan projenin resmi nihai yatırım kararı imza törenine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız katıldı. Yıldız bölge ülkelerinin istikrarlı bir güç kazanacağı yönünde yorum yapmıştı. Aliyev ise törende kendi ülkesinin kalkınacağına değindi.

   Bu proje ile biraz olsun Rus ve İran bağımlılığından kurtulacak olan Avrupa ise rahat bir nefes almak istiyor.
Proje bitiminde Avrupa'nın büyük oranda Rus doğalgazına bağımlılığının azalmış olması amaçlanıyor.
Şimdi size bir harita üzerinden var olan ve yapım aşamasında olan projeleri göstermek istiyorum

   Bildiğim en eski doğalgaz boru hattı projesi Mavi Akım projesi; 1997 yılında 25 yıl süre için Moskova ile Ankara arasında imzalanmış. Yani 90'lı yıllardan beri Rus doğalgazına bağımlıyız diyebiliriz. Doğalgazda hep alternatif projeler yaptık örneğin; Nabucco gibi. Doğu-batı enerji koridorunun en önemli ayağı olması beklenen Nabucco beklenen gelir ve kazancı sağlayamadı çünkü proje yarıda kaldı veya iptal edildi de diyebiliriz. Şimdi Şahdeniz Konsorsiyomu'nun seçimi ile Hazar gazı artık Trans-Adriyatik boru hattı ile taşınacak. Ben bu projelerin maaliyetlerine baktığımda evet çok büyük yatırımlar görüyorum fakat Rus bağımlılığından kurtulmanın maliyetinin çok daha fazla olması gerektiğine inanıyorum. Sadece maliyet değil tabiki en önemlisi projenin ne kadar kapsamlı ve iyi düşünülmüş olması ile alakalı bence. Yarım kalan projeler, boru hattını dolduramayan gaz sıkıntısı çeken projeler yerine tek bir tane fakat en iyi başka proje olması taraftarıyım. Ben dün atılan bu imzaların Türkiye için iyi bir yatırımı olan bir proje olarak görüyorum fakat Rusya karşısında daha emin  ve güçlü projeler ile yürümemiz gerektiği aşikar tabi Rus bağımlılığını kırmak istiyorsak.
 


 
 


Anadolu Efes Rusyadaki Tesisi Kapatıyor


Anadolu Efes Rusya'daki tesisi kapatıyor.

 
Hürriyet gazetesinin ekonomi haberine göre Anadolu Efes Rusya pazarında kritik bir karar alarak Moskova'dan çıkma kararı aldı. Anadolu Efes Moskova'daki fabrikasını kapatırken üretim faaliyetlerini Rusya'daki diğer tesislerine kaydıracak.Anadolu Efe Rusya’nın başkenti Moskova'daki bira ve malt üretimini 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle durdurma kararı aldı. Karara gerekçe olarak Rus bira pazarında beş yıl içinde kanuni düzenlemeler sebebiyle yüzde 20'den fazla daralma gerçekleşmesi gösterildi.Anadolu Efes'ten Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yapılan açıklamada  Rusya'daki yasal düzenlemeler sonucu yüzde 20 daralan bira pazarının Moskova'daki tesisin kapasite kullanım oranını da yüzde 60 seviyelerine gerilettiği belirtildi.Rusya’da gerçekleşen alkol alım satımıyla alakalı kanuni düzenlemelerin ardından içki alımında azalma olduğu için efes rusya daki tesisini kapatma kararı almıştır.

RUSYA'DA ÜRETİLEN BİRANIN YÜZDE 15'İNİ ÜRETİYORDU
Anadolu Efes'in Moskova'daki fabrikası 4 milyon hektolitre ve 40 bin ton malt üretim kapasitesine sahipti. Bu kapasiteler Anadolu Efes'in Rusya'daki yıllık bira üretiminin yüzde 15'ini, malt üretiminin ise yüzde 26'sını oluşturuyordu.

Anadolu Efes Moskova'daki bira üretim faaliyetlerini Rusya'nın diğer bölgelerindeki üretim tesislerine kaydırılacak.

Şirket kapatılan tesis sonrası kaç kişinin işinden olacağını ise henüz açıklamadı. Açıklamada "Personel azaltımı planı son değerlendirme aşamasında olup, işten ayrılacak çalışanların hakları ilgili kanunların koruması altında olacaktır." denildi.

8 BİRA FABRİKASI VARDI
Anadolu Efes'in internet sitesinde yer alan bilgilere göre Anadolu Efes'in Rusya'da 8 bira fabrikası, 5 malt ve 1 preform üretim tesisi bulunuyordu. Anadolu Efes Rusya pazarında yüzde 16 pazar payı ile ikinci konumda. Rusyadaki tesislerin kapanacak olması Efesin ekonomisi etkelemekle birlikte pazarda ikinci konumdan çıkıp daha gerilere gitmesine neden olacaktır buda Efesin rusyadaki kullanımı azaltacaktır.