30 Mayıs 2013 Perşembe

1. YARATICI YAZARLIK SEMPOZYUMU

Yaratıcı yazarlık: nedir, ne değildir ?
 1. Yaratıcı Yazarlık Sempozyumu Pınar Kür, Gülayşe Koçak, Murat Gülsoy ve Bülent Somay'ın katılımlarııyla 27 Nisan 2013'te Bilgi Üniversitesi'nde  gerçekleştirildi.

 Samimi bir sohbet havasında geçen sempozyuma özellikle üçüncü ve son oturum damgasını vurdu. Tam bir beyin fırtınası eşliğinde Bülent Somay ve Murat Gülsoy görüşlerini paylaştılar. Bülent Somay:" Yaratıcı ve Yazarlık kelimeleri yan yana gelince bir oksimoron oluşturuyor" diyerek yazarlığın yaratıcılığı içinde barındırdığından bahsetti. Murat Gülsoy ise: "Tıpkı diğer sanat dallarında olduğu gibi yaratıcı yazarlık da atölyede öğrenilebilir. Buna hayır demek kolaycılık olur." ifadelerini kullandı. 

Edebiyat, sanat, kültür ve düşünce açısından oldukça doyurucu geçen sempozyum görülmeye değerdi...

Etkinliğin Linki İçin Tıklayınız.


28 Mayıs 2013 Salı

Medya Derneği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi-Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı işbirliğinde 9 Mayıs 2013'te gerçekleştirilen "Teknoloji, Gazetecilik ve Yeni İş Modelleri" konulu panelde konuşmacı olarak değerli hocamız Yrd.Doç.Dr.Erkan Saka, Taraf gazetesi yazarı medya uzmanı Hıdır Geviş, Samanyolu Yayın Grubu Marka Direktörü Akın Emre Karagülle ve Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan yer aldılar.  


Panelin konusu, gelişen teknoloji çağında gazeteciliğin aldığı yeni "formlar", yani değişen haber alma ve haber verme alışkanlıklarıydı.  Gazeteciliğin öleceğine dair kanıyı yıkan panelde gazeteciliğin gelişen teknoloji çağına entegrasyonu tartışıldı.  Moderatörlüğünü Medya Derneği Genel Sekreteri Deniz Ergüler'in yaptığı panelde, medya alanındaki rekabetin dijital alana taşınmasından; ve bu süreçte tasarıma olan önemin artışından ve içerik farklarından bahsedildi.  

Türkiye'de gelişmekte olan dijital yayıncılığın ne yazık ki henüz başlangıç seviyesinde olduğu konuşulurken, Türkiye'nin ilk ve tek web dergisi olan "Dipnot Tv"den de bahsedildi.  Ülkemizde medya ve habercilik alanında gelişen teknolojiye daha efektif ayak uydurmanın gereklilikleri ve sağlayacağı yararlardan bahsedilirken, bir yandan da sektörden çeşitli örnekler verildi.  Aynı zamanda, paneli canlı olarak internetten yayınlanarak PUB 204 dersimizde bir ilke daha imza attık.

Organizasyon      :              ChillOut Festival 2013
Ana Sponsor      :              MasterCard

Tarih                  :              19 Mayıs 2013 / Pazar

19 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen ChillOut Festival 2013 benim için çok verimli bir festival oldu. Uzun zamandır ertelediğim güneş, müzik ve eğlence üçlüsünü doyasıya yaşadığım Kemer Country’de, inanılmaz kalabalığa rağmen çok eğlendim.
Aslında bu festivalin benim için önemi ilk, defa bir marka sponsorluğu altında festivale katılıyor oluşumdu. Abimin çalıştığı etkinlik ajansı ile Tadım kuruyemişlerinin standında görevli olarak bulunuyordum. Sabahın erken saatlerinde gelen ekip aracıyla festivale doğru uzun bir yolculuğa başladık. Güneş her zamankinden daha davetkar, açık pencereden esen rüzgarlar eşliğinde akşam çıkacak şahane grupların şarkılarını tekrar dinleme fırsatı buldum.
Festival alanı girişinden inanılmaz bir kalabalık vardı. Biz görevli ekipten olduğumuz için beklemeden içeri girebildik. İsimlerimizi verdikten sonra yemyeşil ChillOut festival bilekliğime kavuşmuştum.
Festival yapısı itibariyle pek çok marka giriş alanında sponsorluk çadırlarını yapmıştı. Girişte sarı-beyaz araçları ve ekip kızlarıyla bizi Camel sigaraları karşıladı. Tütün ürünlerine yönelik reklam yasakları nedeniyle marka adının yer almadığı bu sponsorluk tarzı beni biraz şaşırttı. Ancak markanın gerçekleştirdiği başarılı markalama ve “inspiringcreativity” yaklaşımı çok güzeldi. Ayrıca, şapkasını unutan ben ve benim gibi insanlar için dağıttıkları hasır şapkalar ise gerçekten çok işime yaradı.
Sırayla bahsetmem gerekirse; Mini Cooper, BMW, Vespa, TeknoSA, GAP, Bridgestone, alternatif sahne RedBull, ClubfinansCard ve daha pek çok marka ile festival alanı rengarenk idi. Ama tabi, festivalin en güzel standı, benim de abime yardım ederek hazırladığımız Tadım Kuruyemişlerine aitti.
Standımız temelinde tadım aktivitesi gerçekleştiriyor olsa da, renkli aktiviteleriyle adeta festivalin çekim merkezi olmuştu. Barlardan içeceklerini alan herkes standımıza uğruyor, özel karton paketler içinde; tuzlu fıstık, kuru erik, soslu mısır, ceviz, fındık ve daha pek çok taze kuruyemiş alternatifini alarak arkadaşlarıyla paylaşıyordu. Türkiye’nin Tadı Tuzu sloganıyla temsil ettiğimiz Tadım markası gerçekten bu vaadini tüm konuklarına sunuyordu. Standımızda yer alan kırmızı-beyaz balonları “Yaza Merhaba Balonları” olarak kullanmayı önermiştik. Yere sabitlediğimiz helyum balonların üzerine çizimlerini ve mesajlarını yazan festivalciler, isterlerse balonları iplerinden kurtararak gökyüzüne mutlu bir mesaj yollayabiliyorlardı. Bu aktivite öyle sevildi ki, kimi balonlarını gökyüzüne bırakmak yerine, koluna, masasına bağladı. Hatta bazıları arkadaşlarının onu daha rahat bulduğunu söyleyerek yanından hiç ayırmadı. Ürünlerimizi dağıtırken bir yandan da Pop-art fotoğraf çekimi aktivitesini gerçekleştiriyorduk. Çektiğimiz tek bir kareyi dört farklı renge basarak özel bir çerçeve içinde hediye ediyorduk. Buna herkes bayılmıştı.
Çalışmaya biraz ara verdikten sonra festival alanını keşfe çıktım. İçecek bir şeyler almak için festivalin ana sponsoruMasterCard yükleme noktasına giderek, özel tasarlanmış bir bankamatik kartına sahip oldum ve tüm harcamalarımı bu kart ile gerçekleştirdim.
Etkinlik alanı yapısı gereği iki katlı bir düzenleme vardı. Yukarıda ana sahne yer alırken, alt katta Redbull’un alternatif seslere destek verdiği bir sahne de yer alıyordu. Bu alanda çok eğlendim. Enteresan müzikleriyle kalabalıkları coşturan gruplar ile dans ettim, yeni insanlarla tanıştım. Redbull’un kurulduğu noktada güzel bir havuz yer alıyordu. İnsanlar mayo ve bikinileriyle havuzun keyfini çıkardı. Benim de şortum yanımda olsaydı güzel bir ferahlama anı yaşayabilirdim.
Saatlerin ilerlemesiyle festival alanında inanılmaz bir kalabalık vardı. Dışardan okuduğum kadarıyla 8000 katılımcıyı bünyesinde barındıran Kemer Country, sanırım tarihinde hiç bu kadar yoğun bir festivalci akınına uğramamıştı.
Nouvelle Vogue adlı grubu dinlemek için ana sahneye yöneldim. İki yaramaz Fransız kızın performansı gerçekten inanılmazdı. Kalabalıkla birlikte şarkılara eşlik ettim ve günün geri kalan kısmında Tadım standındaki görevimi tamamladım.
Hava kararıp, güzel güneş bizlere hoşça kal dedikten sonra yeniden kendimi ekip aracımızda buluverdim. Kurulum ne kadar eğlenceli geçtiyse, standın toplanması da bir o kadar çabuk bitivermişti. Standın sağladığı başarılı etki, balonlarımızın yarattığı inanılmaz görünürlük ve müşteri ekibinden gelen tebrik ile herkesin keyfi yerindeydi.
Uzun bir bekleyişin ardından böylesine güzel bir festivale katılmanın, güneşi ve müziği doyasıya yaşamanın ve en önemlisi bir markayla çalışmanın mutluluğuyla tekrar kulaklıklarımı taktım ve sahnede çalan parçaları yeniden dinleyerek evime gidiyordum.




Prcc sohbetlerinin başlangıcı olan bu etkinlik PepsiCo Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik'in katılımıyla gerçekleşmiştir. Kurumsal İletişim hakkında tecrübelerini paylaşan Didem Şinik, Kurumsal İletişim hakkında bilinmeyenleri cevapladı. PepsiCo hakkında bilinmeyenleri dinleyiciyle paylaştı. Söyleşiden kısaca bahsetmek gerekirsek kilit cümleler şunlardır.

* PepsiCo'nun Türkiye'de 5 fabrikası bulunmaktadır.

* Türkiye'nin en büyük ikinci yiyecek firmasıdır. Birincisi ise Nestle'dir.

* Sosyal Sorumluluk projelerine önem vermeleriyle beraber ona neden sosyal sorumluluk projelerinin reklamlarını yapmıyorsunuz sorusuna ona harcayacağımız parayı tekrar sürdürülebilir olması için ona yatırıyoruz demiştir.

* 2020 yılına kadar sahibi olduğu ürünlerde sağlıklı olması amaçlanarak tuz,şeker gibi zararlı maddeleri azaltmak gibi bir hedefleri vardır.



Sohbetin bunların dışında benim açımdan en önemli kısmı Kurumsal boyut ile Ajans boyutu hakkında bilinmeyenleri cevaplamış olmasıydı. İletişimciler için kendilerine en uygun meslekleri seçmek adına çok büyük katkı sağladığına inanıyorum.



İlgili Linkler




26 Mayıs 2013 Pazar




Dünya çapındaki iletişim yönetimi ve halkla ilişkilerin en kapsamlı analizi olan European Communication Monitor
2012 sonuçlarını açıkladı. 42 ülkeden 2,200 profesyonelin katılımıyla gerçekleşen ankette iletişimde yaşanan zorluklar ve yetkinliler ortaya konuldu. 
Ülkeler söyledirler 

Anketin sonuçları iletişim sektörüyle ilgili son derece dikkat çekici bilgiler verdi. Başlıklar altında  toplanarak yayınlanan anket sonuçlarından, dikkat çekenlerden bir tanesi de profesyonelleşme önündeki engellerin açıkladığı bölümdü. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların %84'ü üst yönetimle olan iletişim uygulamalarında anlayış eksikliğinin profesyonelleşme önündeki engellerden biri olduğunu düşünüyor.Bu sonuca bakıcak olursak aslında iyi bir iletişim her şeyden önce karşılıklı anlayışa ihtiyaç olduğunu görüyoruz. 

Yöneticiler ve çalışanlar arasındaki iletişim, şirket içindeki iletişim ve iletişim için uygulanan planların olumlu bir yönde ilerleyebilmesi için gerekli olan şey karşılıklı iletişim in sağlanması. Aslında uygulanması gereken iletişim değerlerinin üst yönetim tarafında yeterince anlaşılamaması iletişim profesyonelerinin yaşadıkları en büyük zorluklardan biridir.


Bu araştırmada en çok dikkatimi çeken konu genç profesyonellerin işe alım süreçleri oldu. İşverenlerin işe alacağı gençlerden neler beklediği konusunda yapılan anket sonucuna göre; 


Işverenler genç profesyonelin halkla ilişkiler bölümü mezunu olmasına %58, ingilizce bilmesine %51, yaptığı staj ve iş deneyimlerine %44, ne kadar profesyonel olabildiklerine ise %42 oranında önem veriyorlar. İşverenlerin önem verdiği diğer beş konuya da değinilmiş. Bunlar; üniversite eğitimi, yurt dışı tecrübesi, iş kalitesi, bildiği başka bir dil ve yönetim becerileridir.





Sosyal medyanın bu denli önem taşıdığı iletişim ve internet çağında sosyal medya kullanımının bu kadar eksik olması iletişim sektöründe büyük eksiklerin olduğu konusunda da bir işarettir. Bu açığın nedeni de, ECM sonuçlarınında gösterdiği gibi, iletişim sektöründe eğitim konusundaki açıktır. İletişimciler, bu eksikler konusunda bilinçlenmeli ve verilen önemi arttırmalılardır. Günden güne, dijitalin öneminin arttığı bir dünyada, dijital alanda eksiklerin olması, kurumlar açısından çok büyük bir açıktır. Bu açıklık, kurumların, beklenmedik ya da zayıf bir anlarında büyük darbeler almalarına yol açabilir. Sosyal medyanın yıkıcı gücüde buradan gelmektedir.


                                     

Kaynakça:

http://zerfass.de/ecm/ECM2012-Results-ChartVersion.pdf

http://www.communicationmanagement.de/fileadmin/cmgt/PDF_Presseinfos/Executive-Summary-ECM2012-Results.pdf

Video: 


http://www.youtube.com/watch?v=bsUT8K5pVqg&feature=player_embedded




25 Mayıs 2013 Cumartesi

Girişimciliğin Yol Haritası 3




     İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Akol’un girişimciliği anlattığı etkinlik 23 Mayıs Perşembe günü gerçekleşti. 



    Etkinlik Fatih Akol’un kendi yaşamından yola çıkarak anlattığı hikayelerle başladı. Genç yaşta doğru kararlar almanın getirdiklerini, yıllar sonra yeniden başladığı eğitim hayatını ve başarılarının nasıl birer birer geldiğini anlattı.

   


       Tüm etkinlik boyunca Fatih bey en çok üstünde durduğu söz; ‘’ Rüzgar olan yerde yelken aç’’ oldu. Bu sözler belki de bütün etkinliğin ve Fatih bey’in bütün başarısının anahtarıydı. Risk almanın, kendine inancın, azimin, dürüstlüğün, çok çalışmanın, donanımlı olmanın, iyi networking sahibi olmanın gerekliliklerinden bahsetti.

   İlk gelen soru eğitimin girişimcilikteki yerinin ne olduğuydu. Fatih bey için girişimcilikte eğitimin mutlak bir etkisi var. Fikrini sözel ve finansal olarak kağıda dökebilme yetisi çok önemli. İyi olan fikri iyi anlatmak, iyi deneyimlemek ve kime anlatacağın da yine önemli faktörlerden.

   İçerik ve uygulamaların dünyasında iyi fırsatların olduğunu söyleyen Fatih Akol, geleceğin nerede olduğunu araştırmanın ve ne istemediğini bilmenin çok önemli olduğunu vurguladı. ''Kişi önce kendine inanmalı. Bir iş yaparken karşı taraftan gelecek bütün soruları cevaplayabilecek yeterlilikte olmak önemli. Belki profesyonel hizmet alınabilir ama yeter ki donanımlı ve çok çalışmış olunsun.'' Bu konuyla ilgili izlememizi istediği bir videoyu gösterdi bize.


    En değerli fikirler aslında çok basittir ve bunlar doğru kişilere götürülümeli. Bu konuda hesaplanmış risk almanın önemi yadırganamaz. Girişimcilik eşit değildir sermaye diyen Fatih Akol son olarak fikri sıfırdan yaratmanın öneminin altını çizdi.
   
    Etkinlik son derece samimi ve yararlı geçti. Aramıda mütevelli heyeti başkanınında bulunduğu dinleyiciler olarak oldukça faydalı bilgiler edindik. Bu etkinliği düzenleyen Bilgili Girişimciler Klübüne de teşekkür ediyorum.
  


24 Mayıs 2013 Cuma

GİRİŞİMCİLİĞİN YOL HARİTASI



23 Mayıs Perşembe günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Fatih Akol'un katılımıyla gerçekleşen "Girişimciliğin Yol Haritası" etkinliğinde girişimcilik nedir ne değildir ve bir girişimci neler yapmalıdır onu öğrendik.      https://www.facebook.com/events/512982662084621/

Fatih Akol konuşmasına öncelikle kendisini tanıtarak başladı. İş hayatına nerden ve nasıl başladığını bizlerle paylaştı. Liseden sonra Amerika'ya gitme kararıyla ilk ve büyük adımı atmış aslında. Amerika'da girişimci gözüyle yaptığı gözlemler, edindiği bilgi ve çevre sayesinde  kendi emtia şirketini kurmuş ve sonra başarılar birbiri ardına gelmiş. 20 senenin üzerinde girişimcilik ve liderlik tecrübesi olan Fatih Akol şuan , RanTurk Komünikasyon ve Akol Investments şirketlerinin yönetim kurulu başkanlığını yapmaktadır.Bugüne kadar dünya genelinde 60 tane şirket kurup satmış Fatih Akol, bunların 18 tanesini Türkiye'de kurmuş 15 tanesi para kazanmış.  http://pgchallenges.org/danisma-kurulu/fatih-akol-2/

Kendisini tanıdıktan sonra yaşadığı deneyimler ve yaptığı çalışmalarla bize girişimciliği anlattı, önerilerde bulundu. Bir girişimcinin rüzgar olan yerde yelken açması gerektiğini dile getiren Fatih Akol bunun dışında yeni bir işi daha ucuza daha verimli ve daha hızlı yapabiliyorsan müşterinin sana geldiğini belirtti. "Bir işi yapmak için yeterli donanımız varsa para gelip sizi buluyor, para arka kapının son mandalı. Öncelikle kendinize inanıcaksınız, dürüstlük, çok çalışmak, network,donanımlı olmak çok önemli." sözleriyle yeni bir işe başlamak ve işin gerekliliklerini yerine getirmek için olmazsa olmazları ifade etti. En önemlisinin dürüst iş yapmak olduğunu vurguladı. "Önümüzdeki 10-20 yıl sancılı bir süreç olucak. Yeni dünyanın doğum sancıları diyorum ben buna. Değişim süreci başlıyor, Avrupa'da işler pek iyi gitmeyecek ve rakipler Türkiye'ye gelicek" diyerek şuanki ve gelecekteki durumu gözler önüne serdi ve bize geleceğin dünyası hakkında bir video izletti ancak bazı sorunlardan dolayı sadece yarısını izleyebildik. İşte gelecekten bir gün;

Fatih Akol'un konuşmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi.Girişimciliğin temelinde eğitim nerede yer alıyor sorusuna "Eğitimin mutlak bir etkisi var.Anlatım kabiliyetinin olması lazım,bir şeyleri oturup yazıcak, çizicek bir kabiliyetinin olması gerekir ve bunların eğitimini almış olmak gerekir. Bir işi aldığında fikrini sözel ve finansal kağıda dökmelisin, bunun eğitimini iyi hocalardan alırsan daha olumlu etkileri olur. Referans açısından da eğitim önemli. Fazla eğitim küllendirir ama üniversite fazla eğitim değil." sözleriyle cevap verdi. Girişimcilik aynı zamanda yenilikçi olmak mıdır sorusuna da girişicilik  eşittir dürüstlük ve yenilikçiliktir şeklinde cevap verdi. Son olarak söylediği bazı sözler;

"Herkes  her şeyi becerir ama önemli olarak severek yapmak ve ilgili adamların etrafında dolaşmak."
"Ne istedğini bilmekten çok ne istemediğini bilmek önemli."
"Yatırımcının sorduğu her sorunun cevabı olmalı."
"En büyük parayı elde eden fikirler en basit fiikirlerdir."

Girişimcilik nedir, neler yapmalıyız, neler yapmamalıyızı Fatih Akol'un bizimle paylaştığı tecrübeleri ve tavsiyelerinin yer aldığı güzel sohbette öğrendik.
 

PRCC

          Prcc sohbetleri İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesinde yapılan bir organizasyon. Organizasyon dahilinde Türkiyenin pek çok seçkin kurumlarında önemli bölümlerde aktif görev alan konuşmacılar, katılımcılar ile mesleklerinin inceliklerini ve okul sıralarından, bulundukları düzeye nasıl ulaştıklarını konu alan bir nevi sohbet tadında söyleşiler gerçekleştiriyorlar. Organizasyon İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı tarafından Kurulumsal İletişimciler Derneği işbirliği ile sürdürüyor. 

               Düzenlenmeye başlandığı günden bu yana toplam 4 oturum altında gerçekleştirilen Prcc Sohbetleri sırasıyla  Pepsi co. Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik , T.C Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Kemal İlter , Sabancı Holding Kurumsal İletişim Direktörü ve Kurumsal İletişimciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Suat Özyaprak ve son olarakta Doğuş Holding Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Deniz Bayel Feyizoğlu'nu konuk etmiştir.
       
                Organizasyon yapısal olarak konuşmacıların mevkilerini ve şirketleri hakkında yaptıkları kısa bir tanıtımın ardından soru cevap şeklinde ilerlemektedir. Konuşmacılar mesleki hayatları boyunca yaşadıkları tecrübeleri geleceğin iletişimcileri olacak öğrenciler ile paylaşarak öğrencilerin meslekle ilgili daha belirgin fikirlere sahip olmalarını sağlıyorlar. Yapılan organizasyon çerçevesinde konuşulanlar öğrenciler açısından gelecekteki meslek secimleri ve rol model oluşturmaları açısından önemli bir yer tutuyor.



               

PRCC Sohbetleri

İsntabul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nün 2012 yılında başlattığı "Prcc Sohbetleri" kapmasamında üst düzey konuklar İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri ile buluştu. Prcc Sohbetlerinin konukları kurumsal şirketlerin üst düzey yöneticileriydi. Gelen konuşmacılar kurumsal iletişim departmanların kordinatörleri yada başkanları idi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Prcc Sohbetleri kapsamın da yaklaşık 8-9 ay boyunca toplam dört konuğa ev sahipliği yaptı. Sırasıyla PepsiCO Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik, T.C Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Kemal İlter, Sabancı Holding Kurumsal İletişim Müdürü Suat Özyaprak ve Doğuş Holding Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Deniz Bayel Feyizoğlu konuk olan isimlerdi.


Prcc sohbetleri kapsamın da ilk konuğumuz PepsiCo Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik idi. Öğrenciler ile buluşan Şinik, kurumsal iletişim,sosyal medya ve kendi çalıştığı kurum olan PepsiCo hakkında bir takım bilgiler paylaşarak tavsiyelerde bulundu. Bulunduğu tavsiyeler arasında kurumsal iletişimin kurumun itibarini sağlamada önemli bir yere sahip olduğundan bahseden Şinik , sosyal medyanın hızla geliştiğini ve mutlaka bu konuda şirketlerin strateji hazırlaması gerektiğini savundu.




Prcc Sohbetlerin devamın da Sabancı Holding Kurumsal İletişim Müdürü Suat Özyaprak’tı. Özyaprak yaptığı konuşmada kurumsal iletişim başta olmak üzere sosyal medya ve  genç bir iletişimcinin taşıması gerektiği özelliklere vurgu yaptı. Sosyal mecra’da kurumların yediğinden daha fazla gol atması gerek söylemiyle sosyal medyanın önüne geçilemeyecek bir mecra olduğuna vurgu yapan Özyaprak bu alan da kurumların iyi bir planlama yapması gerektiğini yoksa kurumun itibar kaybının çok kolay olabileceğine dikkat çekti. Konuşmasının sonlarına doğru genç iletişimccilere ögütler veren Özyaprak bir iletişimcinin çok siyaseti bilmesi ve iyi bir müzakereci olması gerektiğini söyleyerek sözlerini noktaladı.






*Başkalarının da bu etkinliği konu alıcağını düşünürek Prcc Sohbetleri'nin sadece iki tanesini yazdım.

Bir Festivalin Anatomisi


Neredeyse her üniversitenin baharın gelişiyle birlikte, genellikle Mayıs ayında düzenlediği MayFest, hiç şüphesiz ki bu sene de üniversitemizde coşkuyla kutlandı.

Uzun süredir katılmadığım Mayıs Festivallerine bu sene sahneye çıkacak isimler dolayısıyla yer almak istedim. Normalde tek bir gün sabahtan akşama kadar süren festival, bu sene 15-16 ve 17 Mayıs olmak üzere 3 güne yayılmıştı.

İlk gün sahne alacak olan isimler ilgimi çekmediği için tercihimi ikinci gün Sophie Ellis Bextor ve üçüncü gün Teoman’ı dinlemekten yana kullandım. İki gün üst üste aynı yorgunluğu çekip çekemeyeceğimden hiç emin olmamakla birlikte kombine biletimi alıp, 16 Mayıs Perşembe günü, daha önce yine Santral’de gerçekleşen One Love Fest’te dinlediğim Sophie Ellis Bextor’ı dinlemek üzere bahçedeki yerimi aldım.

Bu sene her zamankinden farklı olarak, alkolün kampüs sınırları içerisinde her ne kadar yasaklanmış olsa dahi, ‘okul sınırları içerisinde alkol yasaklanmalı’ diyen çevre halkının, yine okul çevresinde sattığı alkol sayesinde önceden demlenmiş bir şekilde kampüsteydik bu sefer. Havaların serin olması dolayısıyla ter kokusunun hakim olmadığı, garip kıyafetlerin sergilenmediği, her zamankinden daha normal geçen bir festival günü geçirdim.

Bir öğrenci etkinliği olmasının yanı sıra bir şehir etkinliği haline gelen BİLGİ MayFest'te tabi ki yalnızca okuldan arkadaşlarım değil, duyan gelmiş şeklinde neredeyse İstanbul’un her üniversitesinden, lisesinden gelmiş bir çok insanla birlikte bazen itiş kakış, bazen sevimsiz tartışmaların yaşandığı ama genel olarak oldukça keyifli bir gün geçirince ertesi gün Teoman’ı da hiç üşenmeden dinlemeye karar verdim. Uzun bir süre önce müziğe ara verdiğini açıklayan Teoman, müzikten fazla uzak kalmaya alışamamış olacak ki, tekrar sahnelerin tozunu attırmaya başlamış, çok da iyi yapmış. En son Kuruçeşme Arena’da dinlediğim, bana kalırsa bir çok yabancı gruptan bile çok daha iyi bir sahne performansı gerçekleştiren Teoman yine olağanüstüydü! Eski şarkılarından başlayıp, son zamanlarda çıkardığı albümlere kadar neredeyse sevilen tüm parçalarını söyleme fırsatı bulan Teoman sahnedeyken, tüm kampüsün konser alanında olduğunu söylesem abartmış olmam herhalde.

Yavaş yavaş kampüsümüzde gerçekleştirilen tüm festivallerin birer ikişer elini ayağını Santral’den kestiğini düşünürsek, okulun kendi imkanlarıyla gerçekleştirdiği bu festival adeta aranan kan edasında geçti. Umarım ki yarın öbür gün kampüs içerisinde müzik dinlemek de yasaklanmaz ve biz daha uzun yıllar boyunca kampüsümüzün ev sahipliği yaptığı sanatçıları büyük bir keyif ile ağırlamaya devam ederiz.


21 Mayıs 2013 Salı




20 Mayıs 2013 tarihinde Santral ÇSM binası 202 nolu sınfta gerçekleşen "Sanat Psikoterapileri ve Yaratıcılık Paneli" adlı etkinliğe katıldım. Etkinlik açılış konuşmasının ardından,  keyifli bir piyano dinletisi ile başladı.
Panelde sırasıyla Yard. Doç. Dr. Zeynep Çatay, Sanat Terapistleri Aslıhan Özcan ve Ezgi İçöz konuştular.
İlk olarak söz alan Yard. Doç. Dr. Zeynep Çatay, Dans Terapisi’nden söz etti. Dans terapisinin nasıl doğduğunu anlattı. Burada ilk dans terapistlerinden Marian Chace’den söz etti. Böylece dansın terapinin çok önemli bir ayağı olduğunu öğrendim. Çünkü hareketlerimiz ve kişiliğimiz arasında doğrudan bir bağ var. Dans da bu hareketleri okuyabilmek için oldukça elverişli bir alan.
İkinci konuşmacı Aslıhan Özcan ise Sanat Terapileri üzerinde durdu.  Bu alanda Türkiye'nin henüz emekleme aşamasında olduğunu söyledi.  Avrupa ve Amerika'da sanat terapistliğinin başlı başına bir meslek olduğunu anlattı. İşin eğitim sürecine de değinen Aslıhan Özcan, “Yurtdışında sanat terapistliği üzerine pek çok yüksek lisans programı var buna karşın Türkiye'de bu alanla ilgili bazı sertifika programları ve dernek faaliyetleri dışında diploma alabileceğiniz bir okul bulunmuyor” dedi.
Son konuşmacı Ezgi İçöz ise Dışavurumcu Sanat Terapistliğini anlattı. Terapiler sonucunda resim, heykel, müzik gibi alanlarda ortaya çıkan yaratılardan örnekler gösterdi.  O da kendisinden önceki konuşmacılar gibi mesleğin yararlarından ve karşılaşılan zorluklardan örnekler verdi.
Konuşmacılar daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladılar. Soruların ardından ise biz katılımcılara küçük bir Sanat Terapisi seansı yaptılar. Çeşitli boyalar, simli ipler ve renkli kartonlardan oluşan malzemeleri bizlere dağıtıp duvarlara resim yapmamızı istediler. Resim yapmamız için bizlere 10 dakika verdiler. Bu zaman boyunca çocukluğuma döndüm ve kâğıtları huzurla boyadım. Bu kısa resim seansı bana, Sanat Terapisinin ne kadar değerli ve iyileştirici bir alan olduğunu kanıtladı.
Etkinlik sonunda panele gelenlere katılım sertifikası verildi. Fotoğraf çekiminin ardından gün tamamlanmış oldu.
Sanat terapileri hakkında daha fazla fikir sahibi olmak ve etkinlikleri takip etmek için http://www.sanatpsikoterapileridernegi.org/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sanatla ve sağlıkla kalın.

                                                                            





20 Mayıs 2013 Pazartesi

Streetball Turnuvası

     İstanbul Bilgi Üniversitesi 2012-2013 yılı bahar şenlikleri kapsamında düzenlenen spor turnuvalarına 3 arkadaşımla beraber Streetball alanında katıldık.
     Streetball turnuvasının organizasyonu konusunda bazı sıkıntılar yaşadık. Daha önceden belirtildiği üzere takım kaptanımız 10.30'da fikstür çekimi için sahada olmasına rağmen fikstür 11.00'da çekildi. Organizasyondan sorumlu kişiler kendilerine yöneltilen sorular karşısında kısa ve ilgisiz cevaplar veriyorlardı. Organizasyon konusunda belirli bir aksiyon planına göre hareket edilmediği çok belliydi. Çünkü kimse tam olarak ne yapması gerektiğinden emin değildi. Oyunlar için hazırlanan zemin Streetball'a uygundu fakat potalar yere tam olarak sabitlenmediği için bazı hareketler konusunda oyuncuları kısıtlıyordu. Streetball'un en güzel yanı bence rahat hareket ederek basketbol oynamaktır. Maalesef potalar yüzünden oyuncular bunu tam olarak gerçekleştiremedi. Bunlarla birlikte turnuva çok erken bir saatte başladı dolasıyla izleyicide çok olmadı. Oyuncular kalabalık izleyici kitlesi önünde oynamanın tadını yaşayamadılar.
    Her şeye rağmen oyunlar eğlenceli oldu. Kişisel kanaatim sporun güzel yanının her türlü zorluğa rağmen zevk alınabilmesidir. Eskiden kağıttan top ve çöp kutusunu pota yapıp oynadığım zamanlarda çok eğleniyordum bu turnuvada da çok eğlendim. Bu yüzden bu olanağı tanıdıkları için İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne teşekkür ediyorum. Fakat daha iyi çalışılmış bir organizasyonla çok daha keyif alınabilirdi. Umarım seneye daha güzel bir turnuva olur.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

European Communication Monitor


   
Avrupa İletişim Monitör iletişim yönetimi, dünya çapında en büyük uluslararası araştırmadır. 43 ülkeden 2.710 katılımcı ile 7.kez yapılacaktır.Avrupa İletişim Monitör (ECM) Avrupa çapında 11 ünlü üniversitelerden profesörler ile  uluslararası bir araştırma grubu tarafından yönetilen uluslararası bir araştırma girişimidir. Her yıl, EACD ve İletişim Direktörü dergisi ile ortaklaşa Avrupa Halkla İlişkiler Eğitim ve Araştırma Derneği (EUPRERA) tarafından düzenlenen ECM, stratejik iletişim ile dünya çapında izler.

Sosyal Medya kullanımı ile birlikte sonuçların gerçekçiliğini daha fazla koruyor olması bu araştırmanın en önemli sonuçlarından biridir.Hedef Kitleleri daha kolay analiz etmek ile birlikte topluma ulaşım daha kolay bir hal almıştır.

2012'de ki notlarda önemli bulduğum açıklamardan biride şudur.

Nurçay Türkoğlu:  “Sosyal medya, küresel ve siyasi hareketleri şekillendiriyor”

ECREA 2012 Konferans Başkanı Nurçay Türkoğlu, konferans katılımcısı profesörlerden bazılarının 30 yılı aşkın süredir medya ve toplum ilişkisi üzerinde çalıştığının altını çizerek konferansta iletişim endüstrisinin küresel, siyasi hareketlerin ve bir tarafta halkın diğer tarafta ise medya şirketlerinin, kamu kuruluşlarının bulunduğu ilişkilerin şekillendirilmesinde sosyal medyanın artan rolünü ele alacaklarını belirtti.



Kaynakça:


http://www.slideshare.net/communicationmonitor/european-communication-monitor-ecm-2012-results-chart-version

http://www.halklailiskiler.com.tr/Avrupa_Iletisim_Konferansi_ECREA_2012_Notlarim..php